Reklamı Geç
çetintaş ticaret
Tekirdağ
25 Nisan, 2024, Perşembe
  • DOLAR
    31.98
  • EURO
    34.67
  • ALTIN
    2225.8
  • BIST
    9111.5
  • BTC
    65855.908$

ÇETİN: "2 HAFTA İÇİNDE HAZIR HALE GELDİK"

ÇETİN: "2 HAFTA İÇİNDE HAZIR HALE GELDİK"
Çerkezköy Organize Sanayi Bölgesi'nde faaliyet gösteren ve ülkemiz başta olmak üzere yurtdışında da ilk güvenlik hizmeti sağlayan Çetin Grup kuruluşu olan Atak Farma Kozmetik ile Covid-19 sürecinde belgelendirme ve yatırımlarına devam etti. firma günlük 150 bin adet değişik boyutlarda el dezenfektanı üretti. Aynı zamanda kapasite artışına giden firma ihtiyaç halinde günlük 300 bin adet dezenfektan ve maske üretebiliyor. Çetin Grup Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Çetin, pandemi süresince yaşanan gelişmeler ve yapılan çalışmalarla ilgili bilgi verdi.

1. COVID-19 SÜRECİ GÜVENLİ ÜRETİM belgesi konusunda yapmış olduğunuz çalışmalar var mı? Bu belgeyi firma olarak temin ettiniz mi? Ettiyseniz başvuru sürecinden belgeyi alma sürecine kadar ki gelişmeleri detaylı bir şekilde anlatır mısınız?

Covid-19 sürecinde Türkiye de El dezenfektanı üretim ve satışını yapabilmek için Sağlık Bakanlığımızdan BİYOSİDAL ürün üretim belgesi, yüksek miktarda el dezenfektanı üretimi amacı ile fabrikamızdaki kapasite artışı için revize kapasite raporu, yurtdışına el dezenfektanı ihracatı yapabilmek amacı ile Ticaret bakanlığımızdan her sevkiyat bazında ihracat izin belgeleri ve Amerika Birleşik Devletleri’ne ihracat yapabilmek amacı ile FDA onay belgesi gibi belgelerimizi temin ederek pandemi dönemine yaklaşık 2 hafta içinde firma olarak hazır hale geldik. Bu süreçte fabrika Araştırma ve Geliştirme Laboratuarlarımız ürün testlerini ve stabilite süreçlerini tamamladıktan sonra tüm ürün güvenlik dosyalarını hazırlayarak yetkili onay makamlarına teslim etmiştir. Dosya ve başvurularımızı, Sağlık Bakanlığımız, Ticaret Bakanlığımız ve Sanayi Bakanlığımız  en hızlı şekilde ve sürecin aciliyeti gerektirdiği gibi değerlendirmiş, cevaplamış ve belgelerimizi onaylamıştır.

2. Firma olarak COVID-19 sürecinde ne gibi çalışmalar yaptınız? COVID-19 sonrası planlamalarınız nelerdir?

Covid-19 sürecinde Ülkemiz ve pandemi’den etkilenen diğer uluslar için El dezenfektanı, ortam temizlik dezenfektanları ve yüzey temizlik dezenfektanları gibi ürünleri üretmeye yoğun bir şekilde başladık. Bu yeni beklenmedik dönemde, yani Mart ayının sonundan bugüne kadar 3 vardiya ve 24 saat üretim yaparak günlük 150’000 adet değişik boyut ve özelliklerdeki dezenfektan üretimini sistemimizde gerçekleştirmeyi başardık. Sokağa çıkma yasağının olduğu günlerin tamamında devlet makamlarımızdan verilen özel dezenfektan üretim izinleri ile üretimimiz hiç durmadan aralıksız ve aksamadan devam etti. Sürecin tüm aşamalarında grubumuz bir çok kurum ve kuruluşa maske ve dezenfektan bağışında bulunarak sosyal sorumluluk görevini de bir vatandaş olarak yerine getirmeye çalışmıştır. Covid-19 sonrası yeni normallerimizin uzun süre var olacağının ve bunun kısa sürmeyeceğinin bilincindeyiz. Bu amaçla el dezenfektanı ve maske üretimi’ne yönelik özel üretim hatları oluşturduk. Gereken şartlarda büyüyecek kapasite ihtiyacımızı karşılayacak şekilde ve buna hazır olarak fabrikamızı yeniden düzenledik. Bu hatlar ile artan şekilde gelebilecek yurtiçi ve yurtdışı ihtiyaçlar için gerektiğinde günlük 300’000 adet kapasiteye çıkacak şekilde yatırımlarımızı da tamamladık.  

3. Ar-Ge alanında yaptığınız çalışmalar var mı? Cironuzun ne kadarlık kısmını Ar-Ge’ye ayırıyorsunuz? Ar-Ge’nin çıktısı olan patent, faydalı model ve tasarım alanındaki faaliyetlerinizden bahseder misiniz?

Covid-19 sürecinde özellikle Dünya Sağlık Örgütünün tavsiye ettiği korunma yöntemlerine yönelik olarak Ar-Ge çalışmalarımızı yoğunlaştırdık. Bu amaçla kişisel kullanım için el dezenfektanlarının şekillendirilmesi , Hastane, Kamu kuruluşları, Alışveriş Merkezleri, ofisler, ortak kullanım alanlarının sanitize edilmesine yönelik yüzey ve ortam dezenfektanlarının geliştirilmesi, çeşitlendirilmesi ve devreye alınması konusunda çalıştık. Bu aşamada yaptığımız bir Ar-Ge ve innovasyon çalışmasından özellikle söz etmek istiyoruz. Thymol adı verilen Kekik yağ’nın antiviral, antibakteriyal özelliklerini tespit ettik ve bunu çeşitli ürünlerimizde kullanmak üzere araştırmalara başladık. İnnovasyon sürecinde Thymol hammaddesini Ethanol ve Su ile bir arada kullanarak çeşitli oranlarda karışımlar oluşturup etkinlik testlerini yaptık, belgelendirdik ve üretim aşamasına geçtik.

 

Bir diğer çalışmamız da Aerosol ürünlerde kullanılan itici gaz desteği ile yeni nesil sprey dezenfektanları Ar-Ge sürecinden hızlı bir şekilde geçirerek üretime fazına aldık. Firmamız Atakfarma Kozmetik, hem Covid-19 süreci öncesi, hemde süreç boyunca Ar-ge ile ilgili yatırımlarını her zaman ön planda tutmuştur. Bunu stabil olarak sağlamak için ciromuzun %3 ile %5 arasında bir kısmını yıllık olarak Ar-Ge’ye ayırmaktayız. Yapmış olduğumuz çalışmaları, özellikle ihracat pazarlarında korumak amacı ile de faydalı model ve patent olarak başvurularımızı Global bazda mutlaka yapıyoruz. Rekabetin yoğun olduğu sektörümüzde, uzun süreli başarılar için, taklit ve kopya edilmekten korunmak için bu olmazsa olmazımızdır. Son 5 yılda Nitrojen gazı ile aerosol üretimi, saç ürünleri innovasyonları, deodorant spraylar gibi alanlarda faydalı modeller oluşturduk ve patentlerini aldık. Covid-19 sürecinde de Kekik yağı ile ilgili çalışmalarımız için gereken başvuruları yapıyoruz.

4. Yeni normalde kısa ve orta vadedeki projeksiyonlarınızdan bahseder misiniz? Ayrıca belgelendirme alanında yaptığınız çalışmalar var mı? Varsa bunlardan bahseder misiniz?

Yeni normal’de kısa ve orta vadede el ve yüzey dezenfektanları ürünleri ile ilgili Ar-Ge ve üretim faaliyetlerimize devam edeceğiz. Bu grup ürünler ve konseptler hayatımızın artık vazgeçilmez bir parçası olacaktır. Her ne kadar pandemi sürecindeki kadar yüksek yoğunlukta olmasa da belirli bir düzeyde talep tüm Dünyadan gelmeye devam edecektir. Öte yandan belgelendirme çalışmalarımız hem Türkiye de hemde Dünya da bir çok ürün için tamamlanmış olup, yeni Ar-Ge çalışmalarımız geri kalan ve süreci devam eden ürünler için yoğun bir çalışma halindeyiz. Bunları da önümüzdeki Sonbahara kadar  2.dalga pandemi tedirginliğinden önce bitirmeyi öngörüyoruz.

Türkiye de Güvenli üretim için Biyosidal belgemizi aldık. Dünyada da her ülkenin kendi regülasyonlarına göre güvenlik testleri, etkinlik testleri ve ülke biyosidal belgeleri de distribütörlerimiz tarafından alınmaktadır. En önemlisi güvenli kozmetik konsepti adı altında hedef ürünler grubu oluşturma amacı ile çalışmalar başlattık. Buna göre pandemi öncesi kullandığımız tüm kozmetik ürünlerini yeni normalde güvenli olarak kullanmaya devam etmek için eklemeler ve geliştirmeler yaparak kullanıcılara sunmak istiyoruz. Bunun için tüm ürünlerimizi gözden geçirmekte ve yeni normale hazırlamaktayız. Sonuçlarını da kısa sürede almaya başlayacağımızı öngörüyoruz.

5. COVID-19 ile birlikte güvenli üretimin konusu bir kat daha arttı. Bu konu hakkında siz neler söylemek istersiniz? Güvenli üretim hususunda COVID-19 planlamalarınızda değişiklik yapılmasına neden oldu mu? Ayrıca güvenli üretim belgesine sahip olan firmalarla olmayan firmalara arsındaki farklılıklar hakkında görüşlerinizi nelerdir?

Güvenli üretim yapabilmek için tesisinizin asgari şartları taşıması gerekmektedir. Maalesef ülkemizde merdiven altı tabir edilen ve kurum demeye dilim varmıyor birçok unsur, sağlıksız ve yetersiz fiziksel ortamlarda, şartlarda çalıştırdığı personeller ile sağlıksız ürünleri piyasaya sürmektedir. Sağlık Bakanlığımız bu unsurlar ile bıkmadan usanmadan mücadele etmekte ama maalesef her gün yenileri türemektedir.Biz Atakfarma Kozmetik olarak her zaman kanun ve nizamlara uyarak, standartlardan şaşmadan çalıştık ve geliştirmelerimizi yine buna uygun sürdürdük ve sürdürmeye devam edeceğiz. Covid-19’un hayatımıza girmesi bizim bu anlamda planlarımızı değiştirmemize sebep olmadı. Biz zaten güvenli üretim için gereken GMP standartlarını, Biyosidal standartlarını kurum kültürümüzün bir parçası olarak her zaman gördük ve uyguladık. Diliyoruz ki Covid-19 süreci, tüketici tarafında da bu bilinci geliştirir ve tüketicimiz bir ürün alırken, bu ürünün Sağlık Bakanlığı şartlarına uygun olup olmadığını araştırır, olmayanları kullanmaz ve ihbar eder.

6. Sektörde ön plana çıkan sorunlar ve bunların çözümüne ilişkin önerilerinizden bahseder misiniz?

Sektörün en önemli sorunu haksız rekabettir. Bu haksız rekabet hem kalite standartlarına uymayan ürünlerin piyasaya sürülmesi hem de vergilendirme kural ve hükümlerine aykırı nitelikte ürünlerin satılması olarak karşımıza çıkmaktadır. Burada esas, sürekli ve kesintisiz denetimdir. Devlet kurumlarımızdan bu konuda çok destek görmekteyiz. Bu desteklerin ve denetlemelerin sürmesi, arttırılması ve cezalar ile desteklenmesi temel ve kesintisiz süreç olmalıdır. Diğer yandan kozmetik sektörümüzde taklit ve benzer ürünler görülmeye devam etmektedir. Bu ürünlerin piyasadan çekilmesi ve yok edilmesi, sektörün daha kaliteli ve daha katma değerleri ürünleri üretmesi ile mümkün olacaktır. Bakanlıklarımız tarafından Marka tanıtımlarına Dünya pazarlarında maddi tanıtım destekleri verilmesi de global kozmetik markalarını hep beraber yaratmamız için çok önemlidir.

 

Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!


  • 0
    SEVDİM
  • 0
    ALKIŞ
  • 0
    KOMİK
  • 0
    İNANILMAZ
  • 0
    ÜZGÜN
  • 0
    KIZGIN

Facebook Yorum

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Başka haber bulunmuyor!