ERSEÇKİN: “TÜM İŞÇİLERİMİZİN BAYRAMINI KUTLUYORUM”

1 Mayıs’ın 2 yıldır pandemi gölgesinde geçtiğini vurgulayan Erseçkin; “1880'li yıllar, ağırlıklı olarak beden gücünün fazlasıyla uygulandığı ve çalışma şartlarının da çok kötü olduğu yıllardı. 14-15 saate kadar işçilerimiz çalıştırılırken, şirketler de baskı ile çalışanların haklarını bir bir elinden alıyordu. 1881 yılında yarım milyon işçiyi temsilen kurulan Örgütlü Meslek ve Emek Birlikleri Federasyonu ‘8 saatlik iş günü’ mücadelesini ülke geneline yaymak ve işçilerin kararlılıklarını göstermek amacıyla mücadeleyi yükseltti. ABD’nin şikago kentinde 40 bin tekstil işçisinin gerçekleştirdiği eylem kanla bastırıldı. Aynı kentte, bir fabrikada 8 saatlik işgünü için greve çıkan 1400 işçi işten atıldı. Aynı tarihlerde greve çıkanlara ateş açıldı ve 4 işçi yaşamını yitirdi. Bu olayların ardından işçilerin mücadelesi hız kazandı. Dünyanın her yerinde işçilerimiz hak talepleri için mücadelelerini sürdürdü. Uzun mücadeleler sonucunda 1890'dan başlamak üzere 1 Mayıs, ‘Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü’ olarak kabul edildi. Bugün ise İşçi Bayramı maalesef meydanlarda kutlanamıyor. Pandemi nedeniyle bu yıl işçilerimizle birlikte meydanlarda olamayacağız. Fakat, bizler İYİLİK NEFERLERİ olarak her zaman işçimizin yanında olmaya devam edeceğiz. Sadece alınteri ve emekleriyle ezilen, emeğinin karşılığını alamayan ve üretmekten başka çaresi olmayan devletin malına zarar geleceği düşüncesiyle ayağındaki çizmeyi çıkararak ambulansa binen fakat hiçbir zaman yaptığı fedakarlık kadar istediğini alamayan işçilerimizin 1 Mayıs İşçi Bayramı’nı kutluyorum. İşçi ve emekçilerimizin alınterinin soğumadan emeğinin karşılığını alacağı günler yakındır. Bu vesileyle İşçi Bayramı’nı kutluyor, tüm işçilerimizin emeğinin karşılığını alabileceği bir dünya diliyorum” dedi.