OPTİMED 2
Tekirdağ
22 Mayıs, 2025, Perşembe
  • DOLAR
    33.09
  • EURO
    36.10
  • ALTIN
    2596.3
  • BIST
    11131.02
  • BTC
    63525.102$

61 MİLYON CAN RİSK ALTINDA, İKTİDAR MASA BAŞINDA!

61 MİLYON CAN RİSK ALTINDA, İKTİDAR MASA BAŞINDA!
DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Tekirdağ Milletvekili Cem Avşar, iktidarın deprem dönüşümüne ilişkin tutarsız tutumunu ve yapılması gereken çalışmaları Meclis gündemine taşıdı. Avşar, konuya ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisinde basın toplantısı düzenledi.

Toplantıda, depremin ülkemizin sözde en büyük, icraatta en küçük meselesi olduğuna dikkat çeken Avşar, 61 milyon insanımız deprem riski altında olduğunu, ülkemizin hem jeolojik açıdan hem konut stoku bakımında büyük risk altında olduğunu buna karşın iktidarın masadan sahaya inmeyen projelerle hep aynı teraneyi söylediğini belirtti. Avşar, bütüncül bir deprem dönüşümün yol haritasına ihtiyaç olduğunu, öyle “konuş, geçle” bu işlerin olamayacağını bununla birlikte belediye başkanlarını siyasi ayak oyunlarıyla, usulsüz mahkeme süreçleriyle ceza evlerine gönderilirken iş birliği güzellemelerinin yapılamayacağını, Meclis adına denetim yapan koca Sayıştayın töhmet altında bırakıldığını ve bütün bunların iktidar hırsıyla kurulan cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin sonucu olduğunu, iyileşmenin de ancak demokratik tahammüle ve kameralar önünde birlikte çalışalım dediklerinin elini, kolunu kesecek politikalardan uzak durulmasıyla mümkün olacağını belirtti.

 

‘Deprem, ülkemizin sözde en büyük; icraatta en küçük meselesidir’

Avşar, depremin; hemen hemen her gün ekranların son dakika haberlerine düşen, sosyal medya hesaplarında sürekli gündeme oturan, en çok merak edilen ve endişe duyulan mesele olduğu halde; İktidarın klasik çalışma şekli; toplantı, çalıştay, lansmanın ötesine geçmediği, masa üstünden sahaya bir türlü indirmediğini, beka sorunu olarak nitelendirdiği halde bir basit sokak kavgası kadar gündemine almadığını, siyaset üstü dediği ancak paydaşlarına yetki gaspıyla alan bırakmadığı, Ülkemizin sözde, lafta en büyük; uygulamada, icraatta en küçük meselesi olduğunu belirtti. 

 

‘61 milyon insanımız deprem riski altındadır’

Ülkemizin jeolojik yapısına dikkat çeken Avşar, Ülkemizin üzerinde bulundurduğu 485 diri fayı ile coğrafi büyüklüğü itibariyle %66'sı deprem riski altında olduğunu bu alanlarda nüfusumuzun %71'inin yaşadığını ve bunun da 61 milyon insanımıza denk geldiğini belirtti.

 

‘Jeolojik açıdan yüksek deprem riski altında olduğumuz gibi konut stokumuzda depreme dirençsizdir’

Avşar; “Ülke genelinde 7,5 milyon riskli bağımsız birim bulunmakta ve bunlardan 2 milyonunun acilen dönüştürülmesi gerekmektedir. İstanbul’da ise yaklaşık 1,5 milyon yapının riskli olduğu, bunların da 600 bininin kendiliğinden çökebilecek kadar tehlikeli durumda olduğu ifade edilmektedir" dedi. Avşar, bu fay hatlarını ülkemizden kaldırıp atılamayacağını ancak riskli konutlarımızı elbette dönüştürerek şehirlerimizi güvenli hale getirilebileceğini ve insanlarımızın bu beton tabutlarda her an ölümü bekleyerek yaşamak zorunda bırakılamayacağını belirtti.

 

‘Hep aynı terane…’

İktidarın ne yaptığını soran Avşar, sözlerine şöyle devam etti, “23 Nisan Depreminde iktidar deprem şokuyla, yerelin bütün yetki ve görevlerini de olabildiğince gasp ederek olayı yönetmeye çalıştı.  Sonrasında Sayın Bakan, daha önce yaptıkları gibi yine geleneği bozmadı ve ‘İstanbul Deprem Dönüşümü Değerlendirme Toplantısı’ düzenledi. Toplantıda; İstanbul’da 2012 yılından bugüne yaptıkları çalışmalardan, dönüşümlerden bahsetti. Aynı toplantıda; ‘gövdelerini taşın altına koyduklarından’, tüm belediyelerimizden de aynı anlayışı beklediklerinden, depremin ‘siyaset üstü’ bir konu olduğundan, asla politika yapılamayacağından ‘ideolojik kavga’ yürüterek polemiklere konu edilemeyeceğinden, tüm siyasi partileri, belediyeleri, bu meseleye el uzatması gerektiğini söyledi ve son olarak Valinin başkanlığında “İstanbul Kentsel Dönüşüm Komisyonu” kurulacağını da açıkladı.”

 

‘Her yıl masa üstünde kalan birçok proje açıklanıyor’ 

Avşar, yukarıda anlattıklarının hep duyduklarını çok yapıcı ve iş birliğine açık sözler olduğunu ancak bu sözleri yıllardır duyduklarını belirtti. Bir araya gelmek, konuşmak elbette iyidir, olmalı, fikirler olgunlaştırılmalıdır. Geçmişte açıklanan ancak masa üstünde kalan projelere örnek veren Avşar, Artık konuşmanın değil, icraatın zamanı olduğunu ve ancak 23 yıldır aralıksız ülkeyi yöneten bir iktidarın mazeret üretemeyeceğini belirtti ve her yıl birkaç tane böyle açıklama yapıldığını ama masa üstünde kaldığını ifade etti.

 

‘Söz tükendi artık bütüncül bir dönüşüm yol haritası açıklanmalı’

İstanbul Deprem Dönüşümüne değinen Avşar; konuya ilişkin sorular yöneltti, 

“Madem, İstanbul Kentsel Dönüşüm Komisyonunu kurdunuz, yetki de verdiğinizi söylüyorsunuz. Öyleyse; bu komisyonun üyeleri, işlev ve fonksiyonu ile çalışma usul ve esasları belirlenmiş midir? Nasıl çalışacak bu komisyon? Kararları bağlayıcı olacak mı?

Peki, İstanbul deprem Dönüşümün bütüncül yol haritası var mı? Takvimi, fizibilitesi, finans kaynağı belirlendi mi? 

Her ilçenin depremselliği, riskli konut stoku, bütçesi, demografik yapısı göz önüne alınarak bir çalışma planı hazırlandı mı?

Sürece siyasi partiler, sivil toplum örgütleri, medya ve üniversite dahil edildi mi?

Bütün bu hususlarda kamuoyunu bilgilendirecek misiniz?”

 

Öyle “konuş, geçle” bu işler olmaz!

Avşar, öyle “konuş, geçle” bu işlerin olamayacağını, milletin önüne somut bir yol haritası, uygulama adımları ve takvim koyulma zorunluluğunu, mevzu bahis canların olduğunu, iktidarın söylem-eylem bütünlüğünü yitirdiğini, 23 yılın sonunda hala -cek -cak’lı cümlelerin kullanmasını doğru olamayacağını söyledi.

 

‘Belediye başkanları siyasi ayak oyunlarıyla ceza evlerine gönderilirken yeni bir belediye kanundan bahsedilemez’

Avşar, depremin kapıda olduğu, belediyelere ne kadar yük düştüğü her fırsatta açıkladığı halde belediye başkanları çeşitli siyasi ayak oyunlarıyla ve halkın iradesi yok sayılarak ceza evlerine gönderilirken diğer taraftan yeni bir belediye kanunu düzenlemekten bahsedildiğini belirtti.

Söz konusu düzenlenin değinen Avşar. “Yetkilerin geniş benim önüme geçiyorsun. Onları da alacağım.”, “Ne demek kanun? Ne demek demokratik düzen ve yönetim? En iyisini ben bilirim.” denildiğini, merkezi idare dışında kalan, kaynakları siyasi istikballer uğruna harcanmayan tek kurumun belediyeler olduğunu buna da ilişmek istendiğini belirtti.

 

‘Düzenleme yapmak 23 yıl sonra mı aklınıza geldi?’ 

Avşar, bu düzenleme, sizi de iktidarın taşra memurları olan vali ve kaymakamlara bağlayalım da rahat kontrol altına alalım.”, anlayışının tezahürü olduğunu belirtti ve şayet sizin tabirinizle böyle bir “yozlaşma” varsa düzenleme yapmak 23 yıl sonra mı aklınıza geldiğini söyledi.

 

‘Meclis adına denetim yapan koca Sayıştay töhmet altındadır’

Avşar; “Sayıştay’ın denetimi yeterli değil mi? Sayıştay düzenli olarak denetlemiyor mu? Bu yaklaşım Güvenirliliğine ve kurumsal yapısına zarar vermez mi? Bununla birlikte 100’lerce kez mülkiye müfettişleri tarafından yapılan denetimler de suçlamalara konu bulgulara rastlanmış mı?”, dedi. 

 

‘İş birliği güzellemeleri ile usulsüz mahkeme süreçleri ve yetki gaspı bir arada olamaz’

Avşar, bir taraftan iş birliği ve birlikte çalışma güzellemeleri anlatılırken diğer taraftan yetki gaspı, usulsüz mahkeme süreçleri ve yetkileri kanuni düzenlemelerle sınırlama girişimlerinde bulunmanın inandırıcı olmadığını belirtti.

 

‘Bu, belediyelerin elini kolunu bağlayıp sonra hadi birlikte iş yapalım, demektir’

Avşar, yapılan tutarsızlıklara dikkat çekerek “Bu adeta, belediyelerin elini kolunu kesip sonra hadi birlikte iş yapalım, demektir. Yazık arkadaşlar yazık! Çimento tabutlarda ölümü bekleyen halka yazık, Deprem korkusuyla psikolojisi bozulan çocuklara yazık”, dedi.

 

‘Oldu olacak, seçimi de kaldırın!’

Sayın Cumhurbaşkanının İstanbul’dan girerek “yozlaşmadan” bahsettiğini, daha iddianamesi dahi ortaya çıkmayan bir sürece taraf olduğunu, yargıya; “bakın, burada suç örgütü var haaa… ona göre karar verin” dediğini ve belediyelerin yetkilerini sınırlanması, kaymakam ve valilerin yetkilendirilmesini söylediğini belirtti.

 

‘Bu durum, külliye usulü yeni bir kayyum düzeni yaratma girişimidir’ 

Seçilmiş belediye başkanını vitrin yapıp yerel yönetimi merkeze bağlama planı yapıldığını söyleyen Avşar, “Oldu olacak, seçimi de kaldırın, belediye başkanlarını da atayın, olsun bitsin, neyimize demokrasi, neyimize seçme seçilme hakkı(!) Açık ve net söylüyorum; bu durum külliye usulü yeni bir kayyum düzeni yaratmaktır. Ve bu da yasal bir düzenleme kılıfı altında yapılmaya çalışılıyor. Bu asla kabul edilir bir şey değildir” ifadelerini kullandı.

 

‘Bütün bunlar, cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin sonucudur’

Cumhurbaşkanı hükümet sistemine dikkat çeken Avşar sözlerine şöyle devam etti; “Bütün bürokrasi bakanlıklar dahil hepsi külliyenin sekretaryasını yürütmekte ve sadece en iyi sekreterliği kim yapar performansı dikkate alınmaktadır. Yargı muhalif siyasetçileri, iş inanlarını, gazetecileri, gençleri dövme sopası olmuş; bağımsız ve tarafsızlığını yitirmiştir. Bir zamanlar ordu ve halk cephede savaşırken dahi kararların alındığı yüce Meclis, Külliyenin noter makamı olmuş, sarayda yapılan düzenlemelerin etkisiz ve işlevsiz onay aracına dönmüştür. Haliyle devletin temel erkleri (yürütme-yasama-yargı) tek elde toplanmış ve demokrasiye tahammül kalmamıştır” şeklinde konuştu.

 

‘Ülkemiz, seçim odaklı, siyasi istikbal hedefli derin bir sistem krizi içindedir’

Sistemin tam bir sistemsizlik barındırdığını belirten Avşar, ülkenin, seçim odaklı, siyasi istikbal hedefli derin bir sistem krizi içinde olduğunu ve debelendikçe de battığını ve bunun yankılarını şöyle anlattı: “Tepe taklak, borçla döndürülmeye çalışılan ekonomide iliklilerimize kadar yaşıyoruz. Çivisi çıkmış toplumsal ve sosyal hayatta cinayetlere varan sorunlarla yaşıyoruz. Deprem dönüşümü için ne vakit ne de nakit bulamadığımız için beton tabutlar içinde endişeyle yaşıyoruz. Fikir ve düşünceden ceza evine düşme korkusuyla yaşıyoruz. İflas eden sanayiciyle, bitik tarımla, çöken sağlık sistemiyle, 8-10 yaşlara inen suç örgütleriyle yaşıyoruz. Okulu terk eden, kurtuluşu yurtdışına kaçmakta gören gençlerle yaşıyoruz. Açlık ve yoksulluk sınır altında yaşayan milyonlarca işçi, memur ve emekliyle yaşıyoruz.”

 

‘Çözüm; güçlendirilmiş parlamenter sistemdedir’

Avşar; “Elbette sistem; yeniden demokrasi, temel hak ve hürriyetler bağlamında erkler ayrımına dayalı bir güçlendirilmiş parlamenter sistemle revize dilmelidir” şeklinde konuştu.

 

‘Kameralar önünde birlikte çalışalım dediklerinizin elini kolunu kesecek politikalardan uzak durun’

Avşar, sözlerinin sonunda önerilerde bulundu: “Her şeyden önce politikalarda bir tutarlılık olmalı, kameralar önünde birlikte çalışalım dediklerinizin elini kolunu kesecek politikalardan uzak durulmalı. Şu iyi bilinmelidir ki; artık söz para etmiyor, icraata geçilmelidir. İstanbul Deprem Dönüşüm Komisyonu kurulacaksa üyeleri, işlev ve fonksiyonu ile çalışma usul ve esasları belirlenmeli, alınacak kararları bağlayıcı olmalı. Bir an önce Deprem Dönüşümün; bütüncül yol haritası, uygulama adımları ve takvimi, fizibilitesi, finans kaynağı oluşturulmalı ve halkın önüne koyulmalıdır.”

 

‘Ortak bir çalışma planı hazırlanmalı’

Avşar, “Ortaklaşa atılacak somut adımlar ile gerekli iş bölümleri tespit edilmeli

Her ilçenin depremselliği, riskli konut stoku, bütçesi, demografik yapısı vb. unsurlar göz önüne alınarak bir çalışma planı hazırlanmalı. Siyaset üstü bir yaklaşımla tüm paydaşlar sürece dahil edilmelidir” dedi.

 

‘Türkiye Konut Finansman Kurumu kurulmalıdır’

Avşar, “Daha önce kanun teklifi olarak önerdiğimiz ‘Konut Finansman Kurumu’ kurularak ucuz ve uzun vadeli kredi temini sağlanmalı. Daha önce önerdiğimiz gibi bir ‘Meclis Deprem Denetim ve Kontrol Komisyonu’ kurulmalı ve böylece kısa süre içinde deprem canlarımız bir kez daha almadan dönüşüm gerçekleşmelidir” diye konuştu.

Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!


  • 0
    SEVDİM
  • 0
    ALKIŞ
  • 0
    KOMİK
  • 0
    İNANILMAZ
  • 0
    ÜZGÜN
  • 0
    KIZGIN

Facebook Yorum

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Başka haber bulunmuyor!