Avşar, Kanal İstanbul’un bilimsel analizler, bilirkişi raporları ve yargı kararlarına rağmen yapılmak istenmesinin büyük bir dayatma olduğunu belirterek, projenin İstanbul’un geleceğini tehdit ettiğini ifade etti. Avşar, “Bu proje; su kaynaklarını, tarım alanlarını, ormanları ve ekolojik dengeyi yok edecek. İstanbul’a yeni 2 milyondan fazla nüfus getirilerek şehir zaten taşıyamayacağı bir yükün altına sokulacak. Kanal, kamusal yarardan çok belirli sermaye gruplarına hizmet etmektedir” dedi.
“BOĞAZ GÜVENLİĞİ DEĞİL, HAKSIZ KAZANÇ ÖN PLANDA”
Avşar, Kanal İstanbul’un kamuoyuna Boğaz’daki gemi trafiğini azaltmak iddiasıyla sunulduğunu, ancak gerçekte etrafında kurulacak yeni şehirler, imar değişiklikleri ve rant beklentileriyle gündeme geldiğini söyledi. Projenin çevresinde oluşturulacak yeni yerleşim alanlarıyla birlikte emsal artışları, özel proje alanları ve plan değişiklikleri sayesinde haksız kazanç sağlandığını belirtti.
“İSTANBUL YENİ 2 MİLYONU KALDIRAMAZ”
CHP Tekirdağ Milletvekili Cem Avşar, proje ile birlikte İstanbul’a eklenecek nüfusun başlangıçta ifade edilen 500 bin kişi değil, en az 2 milyon kişi olacağına dikkat çekti. Avşar, “İstanbul zaten mevcut nüfusuyla altyapı, ulaşım ve yaşam kalitesi açısından büyük sıkıntılar çekmektedir. Yeni nüfus, trafik, su kaynakları ve şehir planları açısından büyük bir kaos yaratacaktır” ifadelerini kullandı.
“SU KAYNAKLARI VE BARAJLAR TEHDİT ALTINDA”
Avşar, projenin İstanbul’un en önemli içme suyu kaynaklarından biri olan Sazlıdere Barajı’nı devre dışı bırakacağını, ayrıca Terkos Gölü’nün de ciddi risk altında olduğunu belirtti. Kanal kazısının gölden kanala su kaçaklarına yol açabileceğini, gölün su kalitesini bozabileceğini dile getiren Avşar, “Tatlı yeraltı su rezervleri tuzlanacak, İstanbul’un içme suyu güvenliği büyük ölçüde zarar görecektir” dedi.
“TARIM VE ORMAN ARAZİLERİ YOK EDİLECEK”
Projenin İstanbul’un ekolojik dengesi açısından da yıkıcı sonuçlar doğuracağını ifade eden Avşar, binlerce hektar verimli tarım ve mera arazisinin betonlaşma riskiyle karşı karşıya olduğunu söyledi. İstanbul’un gıda güvencesi için hayati önem taşıyan bu alanların kaybedilmesinin ülke için büyük bir tehdit olduğunu belirtti. Avşar, “Kuzey Ormanları, yeni yollar, yerleşimler ve inşaat alanları için yok edilecek. İstanbul’un nefes borusu olan ormanlar geri dönülmez biçimde tahrip edilecektir” dedi.
“ÇEVRE DÜZENİ PLANI VE BİLİRKİŞİ RAPORLARI HİÇE SAYILDI”
Avşar, kentin anayasası niteliğindeki 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı’nın defalarca değiştirildiğini, bilirkişi raporlarının dikkate alınmadığını ve mahkemelerin iptal kararlarına rağmen projeye devam edildiğini belirtti. “Yargı kararları, uzman raporları ve bilimsel veriler yok sayılarak bu proje dayatılmaktadır” dedi.
“KANAL, BOĞAZ’DAN DAHA BÜYÜK GÜVENLİK RİSKİ TAŞIYOR”
CHP’li Avşar, Boğaz güvenliği gerekçesinin samimi olmadığını savundu. “Kanalın en dar yeri 698 metre genişliğinde olacak. Gemiler burada riskli durumlarda çift yönlü geçiş yapabilecek, geri dönüş manevrası yapabilecek. Yani bugün İstanbul Boğazı için öne sürülen güvenlik risklerinin çok daha fazlası Kanal çevresindeki yerleşimler için geçerli olacaktır” ifadelerini kullandı.
“KAMU KAYNAKLARI RANT PROJESİNE HARCANIYOR”
Avşar, projenin maliyetinin ve finansman modelinin kamuoyuna açıklanmadığını, ancak bugüne kadar merkezi bütçeden önemli miktarda kaynağın ayrıldığını söyledi. İstanbul’un riskli yapı stokunun dönüşümü, ulaşım altyapısının iyileştirilmesi ve mevcut su kaynaklarının korunması için kullanılabilecek bu kaynakların Kanal’a aktarılmasının büyük bir hata olduğunu vurguladı.
BAKAN KURUM’A YÖNELTİLEN SORULAR
Cem Avşar, yazılı önergesinde Bakan Murat Kurum’a şu soruları yöneltti:
İmara açılan alanların toplam yüzölçümü nedir?
Emsal artışlarıyla sağlanan ekonomik kazanç ne kadardır ve kimler faydalanmıştır?
Projenin toplam maliyeti ve finansman modeli nedir?
Sazlıdere Barajı’nın içme suyu kaynağı olmaktan çıkarılmasının gerekçesi nedir?
Su kayıpları nasıl telafi edilecektir?
Planlanan yapıların ne kadarı sosyal konut, ne kadarı lüks konutlardan oluşmaktadır?
Bilimsel raporlar ve mahkeme kararlarına rağmen projeye neden devam edilmektedir?
Kanalın yaratacağı güvenlik riskine karşı ne tür önlemler alınmaktadır?
“KANAL İSTANBUL, KAMU YARARINA DEĞİL, BELİRLİ SERMAYE GRUPLARINA HİZMET EDEN BİR RANT PROJESİDİR”
Avşar, sözlerini şöyle tamamladı:
“Kanal İstanbul Projesi, İstanbul’un su kaynaklarını, tarım arazilerini ve doğal varlıklarını yok eden; deprem riski taşıyan; şehircilik ilkelerini ve yargı kararlarını hiçe sayan bir projedir. Bu proje, İstanbul’un geleceğini tehlikeye atmakta, bilimi ve hukuku yok sayarak sadece belli sermaye gruplarına kazanç sağlamaktadır.”
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.