KAVLAK; “TÜİK’İN RAKAMLARINA 9 YAŞINDAKİ ÇOCUĞUM BİLE İNANMIYOR”

Türk Metal Sendikası Genel Başkanı Pevrul Kavlak, Türk Metal Sendikası Çerkezköy Şubesi’nin 6’ncı Olağan Genel Kurulu’na katıldı. Burada bir konuşma yapan Kavlak; “Kavlak kongrede Çerkezköy’deki anılarıyla ilgili yaptığı konuşmada, “İnsanın yıldızının parladığı anlar vardır. İşte o anlar, hayatımızın dönüm noktalarıdır. Bizi başka boyutlara, başka ufuklara taşıyan yol ayrımlarıdır. Belki de kaderimizin yeniden yazıldığı zamanlardır. Benim yıldızım, henüz 29 yaşında genç bir delikanlıyken Çerkezköy’de parladı. Buraya, 1991 yılında idealist bir emekçi olarak geldim. Kısa sürede içinizden biri oldum. Arkadaşlıklar, hala süren dostluklar edindim. Çocuklarım burada büyüdü. Yani ailem burada kök saldı. Doğduğum yer Kırıkkale’ydi ama doyduğum yer Çerkezköy oldu. Burada insanlar tanıdım. Kendi halinde, sevgi dolu, yürekli, dürüst, mert,  çalışkan, gözünü budaktan sakınmayan, ekmeğinden başka derdi olmayan, emeğinden başka sermayesi olmayan insanlar tanıdım. İşte bu şehir bana o insanlara dokunma fırsatı verdi. Dertleriyle dertlenmek, kavgalarında yanında olmak, sevinçlerini paylaşmak, haklarını savunmak için önümde bir yol açtı. Gözümü kırpmadan girdim o yola. Ve 30 yılı aşkın bir süredir, gözümü kırpmadan yürüdüğüm bu yolda, sizlerle yeniden birlikte olmanın mutluluğunu yaşıyorum. Sizleri çok özledim” diye konuştu.

“İHTİYAÇLARA GÖRE BELİRLEYECEĞİZ”

Çerkezköy’ün kişisel hayatında yeri ve öneminin büyük olduğunu kaydeden Kavlak, “Burası benim, bir sendikacı olarak yeniden doğduğum yer, emek mücadelesi için kendimi adadığım şehirdir. Şunu çok iyi biliyorum ki eğer ben, ben olduysam, buradan çok şey almışım demektir. Mücadele etmeyi, birlikte kazanmayı, paylaşmayı, yollarda kol kola, meydanlarda omuz omuza olmayı, emekçinin alın teri ve bir dilim ekmek için dayanışmayı burada öğrenmişim demektir. İşte sırf bu yüzden, bu şehre olan borcumu ödemem mümkün değildir. Yönetim olarak bugüne kadar elimizden gelenin en iyisini yaptık. Bundan sonra da yapmaya devam edeceğiz. Burada sizler için bazı yatırımlar yapıyoruz. İnşaatını tamamlamak üzere olduğumuz iki yıllık meslek yüksek okulunu 2023’te Cumhuriyetimizin 100.yılında hizmete açacağız. Bu okulun branşlarını, örgütlü olduğumuz işletmelerle birlikte onların ihtiyaçlarına göre belirleyeceğiz. Orada sizlerin çocukları okuyacak. Onları daha öğrenciyken Türk Metal ailesine katacağız. Mezun olduklarında da, örgütlü olduğumuz işyerlerinde işe başlayacaklar. Yine Cumhuriyetimizin 100. Yılında Çerkezköy’e yaraşır bir otel ve sosyal tesisi hizmete açacağız.  Aslında konut yapmak üzere TOKİ’den aldığımız araziye ne yapmamız gerektiğini sizlere sormuştuk. Yaptığımız ankette bu araziye konut değil sosyal tesis yapılmasını istemiştiniz. Biz de bu isteğinizi yerine getiriyoruz. Buraya yapacağımız sosyal tesisin içinde sizler için lokanta, yüzme havuzu, fitness merkezi, düğün salonları olacak. Her bir üyemiz tıpkı Ereğli otelimizde olduğu gibi yüzde 50 indirimli olarak bu tesislerden yararlanacak. Yeni şube binamızı bitirdik ve hizmete açtık. Bu bina Türk Metal’in en büyük ve en güzel şube yatırımlarından birisi oldu. Yeni şube binamızın altında sizler için lokal açacağız. Burada istediğiniz gibi vakit geçirebileceksiniz. Çayınızı kahvenizi içeceksiniz, maçını seyredeceksiniz. Oyununuzu oynayacak, kitabınızı okuyacaksınız. Üstelik bir kuruş da ödeme yapmayacaksınız” dedi.

2017’DE YÜZYILIN SÖZLEŞMESİNİ İMZALADIK

2017’de yüzyılın sözleşmesini imzaladıklarını kaydeden Kavlak, “Tüm bunlar bundan sonra yapacağımız yatırımlar, sizin alın terinizden süzdüğümüz değerlerdir. Hepsi size, ananızın ak sütü gibi helaldir. Dostlarım öyle anlaşılıyor ki zaman dediğimiz o soyut kavramın bizim ve tüm emekçilerle sorunu var. Çünkü biz ne zaman oh desek zaman bizi paçamızdan tutup yere yapıştırmak istiyor. Ne zaman keyifle işimize sarılsak, bütün acımasızlığıyla üzerimize çullanıyor. Karşımıza hesapta olmayan öyle şeyler çıkarıyor ki,  her şeyin ilacı olduğunu zannettiğimiz zaman bizim için maalesef acı ilaç oluyor. Bakın dostlarım biz imzaladığımız bütün sözleşmelerde başarılı olan bir sendikayız. Özellikle de son yıllardaki grup toplu sözleşmeleriyle tarih yazdık.  2017’de “Yüzyılın Sözleşmesini” imzaladık. Sözleşmeye otururken ilk altı aylık enflasyon yüzde 3,2’ydi. Biz yüzde 38,28 talep ettik, pazarlık sonucu, ilk 6 ay için yüzde 24,63 aldık. Çıtayı öyle bir yere koyduk ki, öyle bir sözleşme yaptık ki dosta düşmana parmak ısırttık. Bize saldırmayı alışkanlık haline getirenler bile sus pus oldular. Tek kelime edemediler. Ardından 2019 sözleşmesi geldi. Ekonomik krizin başlamasına, sanayi kesiminde sorunlar yaşanmasına rağmen yine tarih yazdık. Altı aylık enflasyon yüzde 6’ydı.  Biz yüzde 20 talep ettik. Mücadele sonunda ilk 6 ay için yüzde 17,12 aldık. Çıtayı aşağı düşürmedik. Üyelerimizin başını eğmedik. Sendikal harekete örnek olduk. Pandemi döneminde herkes evine kapanmasına rağmen biz işimizin başındaydık. Ölümüne ve canımız pahasına çalıştık. Arkadaşlarımızı ve sevdiklerimizi toprağa verip çalışmaya devam ettik. Pandemiyle birlikte ağırlaşan hayat şartları, giderek artan enflasyon, üretim krizleri, işten çıkarmalar, herkesten önce emekçileri vurdu. Biz bütün önlemlerimizi zamanında alarak en ufak bir ücret kaybına bile uğramadan, işten çıkarılma korkusu yaşamadan bu süreci atlattık. Çünkü işin vahametine daha devletimiz uyanmadan biz uyanmıştık. Her bir işçinin bir Türk Metal’i yok. Arkasında dağ gibi duran bir kalesi yoktur. Bu süreçte hiçbir arkadaşımız işsiz kalmadı ve ücretini de eksik almadı. Sizin arkanızda dağ gibi duran Türk Metal Sendikası vardır” dedi.

“PİŞMİŞ AŞIMIZA SU KATMAYA BAŞLADI”

Yılbaşında olağanüstü bir başarıya imza attıklarını kaydeden Kavlak, “Bir kuruşumuzu bile masada bırakmadık. Gıptayla izlediği bir süreci başarıyla geride bıraktık. Üstelik bu sefer MESS tarihinde ilk kez sözleşmeyi işkolumuzdaki diğer sendikalarla birlikte imzaladık. Sizin ve aileniz için umut dolu bir gelecek hayal ettik. Bir kez daha başardık. İlk altı ayda, yüzde 27,44, ikinci altı ayda, yüzde 41,93 aldık. Geçtiğimiz Eylül başında resmi enflasyon oranının açıklanmasının ardından, üçüncü altı ay zammı da yüzde 26,97 oldu. Böylece, bir yılda sağlanan artış yüzde 129,66’ya ulaştı. Sosyal hakları da eklediğimizde bu oran yüzde 138,92’ye çıktı. Biz işimizi yaptık. Daha sonra dünya haritasında bir tuğlayı yerinden oynattılar. Yine emekçilerin gündeminde olmayan bir gelişme

pişmiş aşımıza su katmaya başladı. Enerji krizi, tahıl krizi derken nükleer tehditler bile duymaya başladık. Bunlara bir de içerideki kırılgan siyasi süreç, ekonomide yeni model arayışları, Merkez Bankasının kararları ve başımızın belası TÜİK’in enflasyon oranları eklenince sevincimiz kursağımızda kaldı. Yine zaman, bizi paçamızdan çekmeye başladı. Sorunlar ardı ardına geldi, bıçak kemiğe dayandı. Yine yaşananların bedeli bizim sırtımıza yüklendi. Bu alınan kararların ardından yine olan bize oldu. Bu ülkede ekonomik kiriz var mı? Bu ülkede ekonomik kriz falan yok. Eğer ülkede ekonomik kriz olsaydı, bankalar yüzde 300 kar edemezdi. Eğer ülkede ekonomik kriz olsaydı, örgütlü olduğumuz ya da olmadığımız şirketler, karlarına bu kadar kar katamazdı. İhracat rekorları kıramazdı. Eğer bu ülkede ekonomik kriz olsaydı, birileri için hayat bayram olmazdı. Bu ülkede emekçinin krizi var. İşçinin, memurun, emeklinin, küçük esnafın, dar ve sabit gelirlilerin krizi var. Bu kriz bizim krizimiz. Geçtiğimiz ay TÜİK tarafından Türkiye’nin büyüme rakamları açıklandı. TÜİK’in açıklamasına göre yılın ikinci çeyreğinde Türkiye yüzde 7.6 oranında büyümüş. Çok güzel ve iyi olmuş. Bu rakamlar bizi elbette mutlu ediyor. Ülkemizin ekonomik olarak büyümesinden mutluluk duyuyoruz. Burada bizim için önemli olan bizim yani emeği ile geçinenlerin büyümeden aldığı paydır. Sermayenin bu büyümeden aldığı pay yılın ilk çeyreğinde yüzde 47,6 iken, bu oran ikinci çeyrekte yüzde 54’e yükselmiş.  Peki, emeğin bu büyümeden aldığı pay ne olmuş? Yılın ilk çeyreğinde bu oran yüzde 31,2 iken, ikinci çeyrekte yüzde 25,4’e gerilemiş. Yani biz yoksullaşmışız, biz kaybetmişiz. Bu krizin bedelini biz ödemişiz. Yahu Allah’tan korkun. Bu emekçinin ekmeğine daha ne kadar çökeceksiniz. Yetmedi mi? Gözünüz doymadı mı? Bizden daha ne alacaksınız? Canımızı mı alacaksınız?” dedi.

MÜLTECİLER KADAR DEĞERİ YOK

Ülkede ekonomik krizin olmadığını, ülkede adaletsiz gelir dağılımının, vergi politikalarının olduğunu ifade eden Kavlak, “Bizim cebimizden alınıp, bir avuç zenginin cebine konanlar var. Haksız uygulamalar var.  Bu düzen bizi korumuyor. Bu düzen bankada parası olanları, kur korumalı mevduata yatırım yapanları, döviz biriktirenleri koruyor. Alın teri dökenlerin, emek verenlerin, helal ekmeğin peşinde koşanların ülkede mülteciler kadar değeri yok. Bu TÜİK var ya başka rakamlar açıklıyor. Mesela enflasyon rakamlarını açıklıyor. Bütün bir ay boyunca çok çalışıyorlar. Tenis topunun, saç tokasının, kremalı mantar çorbasının fiyatlarını araştırıyorlar, Sonra da enflasyon rakamını açıklıyorlar. O kadar cömert davranıyorlar ki, o kadar geniş gönüllü davranıyorlar ki hiçbir şeyden kaçınmıyorlar. Yahu siz bizimle dalga mı geçiyorsunuz? Bizimle alay mı ediyorsunuz? Bu ülkede iğneden ipliğe, her şeyin fiyatı üç kart artmışken, temel gıda maddelerinden enerjiye, her şeyin fiyatı üçe, hatta dörde katlamışken, ocak ayından bu güne bir yılda doğalgaza yüzde 264, elektriğe yüzde 184,benzine yüzde 312, ekmeğe yüzde 250 zam gelmişken hangi enflasyondan söz ediyorsunuz. Sizin o rakamlarınıza benim 9 yaşındaki torunum bile inanmıyor. İşçiler hiç inanmıyor” dedi.

“O RAKAMLARLA PAZARLIK YAPMAM”

Kasım ayı başında TÜİK’in enflasyonu açıkladığını kaydeden Kavlak, “Yüzde 85 dediler. Peki devletin her yıl açıkladığı yeniden değerleme oranı var ya,  köprü geçişlerine, trafik cezalarına, pasaport harçlarına yapılan güncelleme yüzde 123 olarak açıklandı. Çünkü devletimiz diyor ki, bu rakamın altında açıklarsam devlet zarar eder. Aslında ne demek istiyor? Enflasyon en az bu kadar demek istiyor. Peki şimdi soruyorum. Devlet zarar ediyor da biz etmiyor muyuz? Yahu el insaf… Siz bir enflasyon oranı açıklıyorsunuz. Emeklisi, memuru, dulu, yetimi… Hepsi sizin açıkladığınız o rakama göre zam alıyor. Siz bir oran açıklıyorsunuz, metal emekçisi o rakamla sözleşme masasına oturuyor.

İşte 2023 sözleşmesi geliyor. Ben artık o TÜİK rakamlarıyla masaya oturmam. O rakamlarla pazarlık yapmam. Vallahi de billahi de yapmam. Yeter artık, uğraşıyoruz ve mücadele ediyoruz. Uykusuz geceler geçiriyoruz. Sokakları, caddeleri dolduruyoruz, Miting alanlarında avazımız çıktığı kadar bağırıyoruz. Sonunda da bir sözleşme imzalıyoruz. Aradan üç ay geçiyor, enflasyon canavarı cebimizi kemirmeye başlıyor. Elde avuçta ne varsa gidiyor. Dişinizi biraz sıkın, biraz daha sabredin. İşte 2023 ve o masa geliyor. Yine mücadele edeceğiz, direnişler, eylemler, mitingler yapacağız. Yine kazanacağız. Yeter ki siz bizim arkamızda durun. Destek verin, direnin ve mücadele edin. Alamayacağımız hak yoktur. O enflasyon rakamlarıyla, bu TUİK’in rakamlarıyla sözleşme masasına oturmayacağız. O masada yine ben olacağım. Bu sefer başka bir konu için mücadele edeceğim. O masada bu kez hepimizin canını yakan, canından bezdiren, vergi oranlarıyla ilgili değişiklik talep edeceğim. Kavganın, mücadelenin kralını vereceğiz. Ama bu kavgada biliyorum yalnız olmayacağım. O masada sizler de benimle olacaksınız, Güç vereceksiniz. Gerekirse sizi meydanlara çağıracağım. Hep beraber kazanana kadar mücadele edeceğiz. Çalışma hayatının gündemi, sorunları bunlarla sınırlı değil. Daha birlikte mücadele edeceğimiz, birlikte çözeceğimiz çok sorunumuz var. Ama ben biliyorum ki siz birlik ve beraberlik içinde oldukça, siz dayanışmaya devam ettikçe ve siz bizim arkamızda durduğunuz sürece evelallah bütün sorunların üstesinden geliriz. Bütün engelleri aşar, yolumuzda yürümeye devam ederiz. Bu duygularla Çerkezköy Şubemizin 13. Olağan Genel Kurulu’nu kutluyor, sonuçlarının sendikamız ve metal emekçileri için hayırlara vesile olmasını diliyorum” diye konuştu.