İÇ CEPHE- KUTUPLAŞMA
25 Eylül 2025, Perşembe 10:27Saygıdeğer okurlara öncelikle 2023 Cumhurbaşkanlığı seçimleri hemen sonrası 17 Mayıs 2023 tarihinde bu köşede “SONUÇLAR” başlığı ile yayımlanan yazıda yaptığım uyarıyı hatırlatmak istiyorum.
“Seçim kazanmak için bilinçli bir şekilde uygulanan kutuplaştırma politikalarının toplumu getirdiği durum maalesef budur işte. Cenaze töreninde karşılaşan siyasiler selamlaşmaktan bile kaçarlarsa başka ne bekliyorlardı ki? Yarattıkları bu kötü ortam ile övünebilirlerse övünsünler artık. Toplumda bu kutuplaşmanın açtığı yaranın kolay kapanabileceği ön görüsünde bulunmayı çok isterdim, yazık ki bulunamıyorum. Böyle bir yara açarak en büyük gücümüz; birlik ve beraberliğimiz yok olduktan, kıvançta ve tasada bir olamadıktan, iç cephede birlik sağlanarak millet olamadıktan sonra seçim kazansan ne olur, kaybetsen ne olur. Asıl beka sorunu oy uğruna birlik, sevgi ve saygının yok olduğu tam da bu ortamdır işte K. Linki = https://www.cerkezkoyekspres.com/makale/sonuclar-375”
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK ün çok önem verdiği iç cephe kavramı, savaş zamanlarında cephe hattında çarpışan askeri gücün ötesinde, bir ülkenin kendi içindeki toplumsal, ekonomik ve siyasal dayanışmasını ifade eder. Kurtuluş savaşımızı kazanmamızı sağlayan en önemli etkenlerden biri de budur. 19 Mayıs 1919 da Samsuna çıkan ATATÜRK, halkı işgalden kurtarmak amacıyla örgütlemek için kongreler yaptı, genelgeler yayımladı. Amasya, Erzurum ve Sivas başta olmak üzere Anadolu’yu adım adım gezdi. Gittiği yerlerde yaptığı toplantılarda ülkenin ve milletin içinde bulunduğu durumu yani düşman işgalini ve işgalden nasıl kurtulacağını doğrudan halka anlattı, kurtuluş savaşına ikna etti.
Halkı, işgalden ancak birlik ve beraberliğimizi sağlayarak savaşırsak, kurtulabileceğimize inandırdı. Millet kurtuluşa ikna oldu, arkasına düştü. Kadın, erkek, genç, yaşlı, hasta, sağlam demeden, sağlanan birlik ve beraberlikle yapılan savaş sonrası mucize zafer kazanıldı. Savaş sadece cephede askerler arasında olmadı. Millet kaçmadı, Vatan toprağının her karışı için gözünü kırpmadan işgalcilerle yokluklar içinde savaştı. Hiç kimse mazeret aramadı, ondan, bundan diye kutuplaşıp kamplara ayrılmadı. Bulduğu bütün araçlarla, kazma, kürek, tırmık, çapa eline ne geçtiyse işgalcilerle savaştı. Şehit kanları ile sulanan Vatan topraklarımızın sınırlarını ve tam bağımsız Türkiye Cumhuriyetini yedi düvele kabul ettirdi. Sonraki yıllarda da ATATÜRK önderliğinde gerçekleşen Cumhuriyet devrimleri hep iç cephedeki birlik ve beraberlik sayesinde yapıldı ve benimsendi. BİZ, TAM BAĞIMSIZ TÜRKİYE CUMHURİYETİNİ; VATANIMIZI DÜŞMAN İŞGALİNDEN KURTARARAK, KANLA, İRFANLA BÖYLE KURDUK!
Kutuplaşma, en genel anlamıyla, bir konu veya durum etrafında iki zıt kutbun oluşması ve bu kutuplar arasında giderek artan bir ayrışma, kamplaşma ve uzaklaşma yaşanmasıdır. Bilindiği gibi siyasi partiler Ülkenin ve halkın sorunlarına çözüm üretmek için kurulur ve iktidara gelerek halkın, ülkenin sorunlarını çözmek için faaliyet gösterirler. Partiler siyasi kutuplaşma sınırına dikkat etmeli, siyasi istikrarsızlığa, toplumsal gerilimlere ve hatta çatışmalara yol açmasına izin vermemelidir. Siyasi kutuplaşma seçimlerin sonunda mutlaka bitmelidir. Seçimler, kanunların belirlediği sınırlar içinde, belirlenen kurallara göre yapılır. Siyasi partiler seçimleri centilmence bir yarış olarak görmeli, yarıştığı partiye, seçmenlerine ve sonuca saygı duymalıdır. Seçim sonucuna göre iktidar değişimi bir nöbet değişimi olarak kabul edilmelidir. Seçimlerin iç cephede birlik ve beraberlik bozacak hale getirilmesi, yarışa giren partilerin birbirlerini yok etmesi hiç ama hiç kimsenin aklından bile geçmemelidir
Ülkemizde yaşanan askeri darbeler siyasi partilerin kısır çekişmesi, toplumdaki kutuplaşma ve çatışmalar sonrasında gelmiştir. Bu konuda dış güçlerin gizli haber alma teşkilatlarının da yoğun katkısı olmuştur. 60 darbesinde 4 yaşında bir çocuktum, bir şey hatırlamıyorum. Ama 80 darbesini yaşadım her şeyi hatırlıyorum. 12 Eylül 80 askeri darbesi öncesi Halk olarak dış güçlerin tuzağına düştüğümüzü kabul etmek zorundayız. Darbe öncesi ve sonrasında çok ağır bedeller ödedik, ödüyoruz. Halk farklı gruplara ayrıldı, çatışmalar oldu. Dış güçlerin CIA-MOSSAD- KGB-MI6 v.b. gibi gizli haber alma örgütlerinin kışkırtma ve propagandalarla devşirerek, eğittikleri militanlarının terör faaliyetleriyle yaşanan çatışma, halkta düşmanlık ve güvensizlik oluşturdu. Toplumsal dayanışmayı zayıflattı, ayrımcılığa, kamplaşmaya ve ötekileştirmeye yol açtı. Askeri darbeye zemin hazırlayan çatışmalar darbeden sonra bitti. Çünkü dış güçler amacına ulaşmıştı. Ancak ülkemizin geleceği olan genç beyinler, bir nesil yok edildi. Başta gelir dağılımında bozulma ve eşitsizlik olmak üzere bugün yaşadığımız ne kadar sorun varsa temelinde 80 askeri darbesinin uygulamaları ve sonuçları vardır.
Ben 23 seçimlerinden hemen sonra toplumdaki kutuplaşmanın seçim sonrası siyasi parti liderlerinin çabasıyla giderilmesi umuduyla o satırları yazmıştım. Üzerinden yaklaşık 2.5 yıl geçmesine rağmen yazık ki liderlerde iç cephede birlik sağlanmasına yönelik bir anlayış, davranış görememenin üzüntüsü ve tedirginliği ile yine yazmak zorunda kalıyorum. Siyasi parti liderlerinin söylemlerinde kullandıkları dil, toplumdaki ayrışma ve gerginliği arttırmaktadır. Medyanın,(özellikle sosyal medya) kutuplaştırıcı söylemleri yayması ve farklı gruplar arasında iletişimi zorlaştırması, kutuplaşmayı arttırdığı gibi iç cephede birliğin sağlanmasına da engel olmaktadır. Kutuplaşma; toplumun farklı kesimleri arasındaki iletişimi ve işbirliğini zorlaştırarak toplumsal dayanışmayı dolayısıyla iç cephede birliği yok edecektir. Yaşadığım tedirginlik; etrafımız ateş çemberiyle çevriliyken siyasetin bunu görmezden gelmesi ve kimsenin iç cephede birliği sağlamak için hiç bir şey yapmıyor olmasındandır.
Ne yapılabilir? İşte bugün tüm siyasi partilerin cevap araması gereken soru budur. Bence acilen İç cephede birlik sağlanmalıdır. Sağlanmazsa ne ekonomi düzelir, ne de huzur gelir. İç cephede birlik sağlamak için farklı görüşlere sahip siyasi partilerin karşılarındakilere saygı duyması, diyalog kurarak onları dışlamadan her konuda görüşlerini ve sorunlara çözüm önerilerini anlamaya çalışması gerekir. İktidara düşen, biz iktidarız, bizim dediğimiz olur mantığı ile yasama yapmak değildir. Mecliste kavga yapmak, muhalefetin sesini kısmak iç cephede birliğin sağlanmasına hiçbir katkı yapmaz. Önemli olan siyasi partiler arasında iletişimi ve diyaloğu kesmeden, ikna ederek yasama görevini yerine getirmektir. Artık herkes şunu iyi bilsin ki eğer iç cephede birliği sağlayamazsak bir hiçiz!
Sonuç olarak İç cephede birlik olmamasının nedenlerini ve sonuçlarını anlamak ve iç cephede birliği sağlamak için iktidar ve muhalefetiyle TBMM deki vekillerin görevlerini hakkıyla yapması gerekir. Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK önderliğinde kurtuluş savaşı vererek kazanan, vatan topraklarının sınırını LOZAN da tescil ettiren, tam bağımsız Türkiye Cumhuriyetini Dünya devletlerine kabul ettiren Gazi Meclisimizin iç cephede birliği yeniden sağlanması için vakit kaybetmeden mutlaka daha çok çaba göstermesi gerekiyor.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.
Facebook Yorum