Reklamı Geç
Tekirdağ
29 Haziran, 2025, Pazar
  • DOLAR
    33.09
  • EURO
    36.10
  • ALTIN
    2596.3
  • BIST
    11131.02
  • BTC
    110793.97$

KALIBININ ADAMI (4)

29 Haziran 2025, Pazar 16:49

Eylül 2023 te seçim sonuçlarını değerlendirdiğim “KALIBININ ADAMI-1,2,3,” başlıklı yazı dizsinde, CHP nin Cumhurbaşkanı adayı olarak gösterdiği K. KILIÇDAROĞLU nu eleştirdiğim yazılar gazetemizde yayımlanmıştı. Doğrusunu söylemek gerekirse yazdığım yazı dizisine devam ederek onu tekrar eleştireceğim aklımın ucundan bile geçmemişti. Ancak Kılıçdaroğlu nun yargı süreci devam eden 38. Olağan Kurultayla ilgili olarak takındığı akıl almaz tutumu istemeyerek te olsa yazı dizisine devam etme mecburiyetinde bırakıyor. Ülkemizin ve halkımızın çektiği sıkıntılar ortadayken, kurtuluş umudu olarak yükselişe geçen CHP ne yönelik iftiralar, düşmanca haksız, mesnetsiz saldırılar; görmezden duymazdan gelinecek konu olmadığı için, bazı yerlerde tekrara düşecek olsa da yazmak zorunda kaldığım için okurların anlayışla karşılamasını bekliyorum.

    CHP nin 38. Kurultayı üzerinden başlatılan, sonunda yargıya taşınan, yargının da hangi mahkemenin yetkili olduğuna bir türlü karar veremediği tartışmaları hayret ve ilgiye izliyoruz. Emsali olmayan yargı sürecinin nasıl sonlanacağı konusunda her kafadan bir ses çıkıyor, ancak çoğunluğu ikna edecek ses bir türlü gelmiyor. TV ekranlarında konuşmacı olarak yer alan hukukçu ve siyaset bilimciler kendi mahallelerine göre yorum yaptıkları için izleyenler ikna olacakları yerde kafaları daha da çok karışıyor. Sonra herkes iç cephede birlik sağlanmasından falan bahsediyor. İç cephede birlik için öncelikle herkesin samimi olması gerekiyor ki, samimiyet başta siyasiler olmak üzere hiç kimsede görünmüyor. Siyasetçi mikrofonda iç cephede birlik çağrısına başlıyor, ikinci cümlede rakibine giydiriyor, olur mu?  

   Geçtiğimiz hafta CHP nin eski genel başkanının İBB. Başkanı Ekrem İMAMOĞLU na cezaevinde yaptığı ziyaret sırasında yaşanan diyalog Cumhurbaşkanlığı aday ofisi tarafından kamuoyuna aktarıldı. Kılıçdaroğlu nun avukatı hemen ertesi gün açıklama yaparak diyaloğun kamuoyuna aktarıldığı şekilde geçmediğini, aktarılan cümlelerin kullanmadığını söyledi. Devreye Kılıçdaroğlu döneminde parti yönetiminde kendisine yakın olarak çalışan dönemin meclis gurup başkan vekili ile iki büyükşehir belediye başkanından oluşan heyet girdi. Yapılan görüşmede Kılıçdaroğlu nun: 30 Haziranda yargının kurultayı yok hükmünde kabul ederek iptal kararı vermesi durumunda görevi üstleneceğini, aksi takdirde partiye kayyum atanacağını bunun yanlış olacağını belirttiği açıklandı.  

   Ayrıca kendisinden beklenen 3 Kasım kurultayında kanunsuz bir uygulamaya şahit olmadığı yönünde bir ifadeyi kamuoyuyla paylaşmak istemediğini, partinin görevden uzaklaştırılarak tutuklu yargılanan, belediye başkanları ve bürokratlar için yaptığı mitingleri desteklemediğini, bunlara son verilmesi gerekir dediğini de aktardılar. Kabul etmediğim nokta tam da burasıdır: Kılıçdaroğlu nun kini kime ve nedendir? Bütün siyasi partilerde kurultay olur çok adaylı yarışlarda bir kişi kazanır, diğerleri kaybeder. Bu işin doğası böyledir. Kurultayda bazı delegeler tarafından hançerlendiğini iddia etmişti, yapacağını gitsin onlara yapsın. Kuru soğana muhtaç hale getirilmiş bir halkın kurtuluş umudunu elinden almak nasıl bir duygu ve düşüncedir. Böyle bir intikam hırsı olabilir mi?

   Heyettin Genel Başkan Ö. Özel ile buluşup konuşma önerisi, Kılıçdaroğlu tarafından kabul edilmemiş benim şu aşamada Ö. Özel ile konuşacağım bir şey yok, biz bunu mahkeme kararından sonra oturur konuşuruz diye ret etmiş. Heyette yer alan ABB. Başkanı söze girerek Sayın genel başkan öyle şey olur mu, parti bölünür parçalanır o zaman ben siyaset yapmam demiş. Bunun üzerine Kılıçdaroğlu sadece anlıyorum demekle yetinmiş. Bu noktadaki açıklamalar olayı daha da karmaşık ve anlaşılmaz bir hale getiriyor. Kamuoyunun tanıdığı Kılıçdaroğlu nda böyle kibir yoktu. CHP genel başkanı ile bu aşamada görüşmeyi kabul etmemiş, avukatından düzeltme gelmediğine göre heyetin açıklaması doğrudur. Beni asıl rahatsız eden konu ise; yaşananları, düşündüklerini kendi ağzından; vekillere, delegelere, üyelere, seçmenlere, basına anlatmıyor. Neden? Nerde kaldı şeffaflık, samimiyet! Ancak her şeye rağmen, ne olursa olsun Kılıçdaroğlu na kimsenin hakaret etme hakkı yoktur, olamaz. Eleştiriye evet,  hakarete kesinlikle hayır! (Bir Ecevit öğretisi: Demokratik Solcular tartışır ama asla hakaret etmez.)

    Kılıçdaroğlu nun birden bire bu tutumu takınmasının sebebi ne olursa olsun iyi yönetemediği bir gerçektir. Kendi iradesiyle CHP ye karşı intikam duygusu ile hele ülke ve halk bu durumdayken yıkıcı bir hareketin içinde olacağını tahmin etmiyorum. Baskı altında olsa bile Atatürk ün CHP sinde 13 yıl genel başkanlık yapmış birisi böyle bir girişimde asla bulunamaz. Mücadeleye destek vermese bile gelişmeleri beklemesi gerekirken avukatı veya gazeteciler aracılığı ile polemiklere giriyor kendini örgüt bir tarafa, CHP ni yaşadığı ekonomik sıkıntılara çare olarak gören tüm seçmenlerin önüne atıyor, hedef haline getiriyor ve hiç konuşmuyor. Bu tutumun sebebini açıklamak benim için imkansız denecek kadar zordur. Yine de aklıma gelen senaryoları aktarmaya çalışacağım.

    Aklıma gelen ilk senaryo:

Kılıçdaroğlu kurultay yenilgisinin intikamını her geçen gün çaresizlik içinde kıvranan halkın tekrar umudu haline gelen CHP nin yükselişini engelleyerek almak istemez. Onun asıl kavgası cumhur ittifakıyladır. Kavgasını cumhur ittifakını iktidardan düşürünce kazanmış olur. Çünkü kendisi de CHP nin tekrar halkın umudu olduğunu görüyor ve CHP yönetimi ile birlikte erken seçimin gündeme gelmesi için hazırladıkları parti içi kavga görüntüsü planı uyguluyorlar. 30 Haziranda yapılacak duruşmada mahkemenin kurultayı yok hükmünde sayma kararı vermesi çok zayıf bir ihtimal. Cumhur ittifakı süreci uzatarak CHP ni oyalamaya, halkın gündeminden uzaklaştırmaya çalışacaktır.

    Bunu önlemek için hazırlanan plan çerçevesinde Kılıçdaroğlu, CHP yönetimi ve E. İmamoğlu ile kavga görüntüsüne devam edecek, bu durumu fırsat olarak gören ve faydalanmak isteyen cumhur ittifakı erken seçimi gündeme getirerek hem Cumhurbaşkanına bir dönem daha görev yapma imkanı hem de mecliste anayasa değiştirmek için gereken çoğunluğu yakalama şansını değerlendirmeye çalışacaktır. Erken seçim kararı alındıktan sonra kolay. Bu planın seçmenin de hoşuna gideceğini düşünüyorum kendisini kandırılmış hissedeceğini düşünmüyorum. Bir noktada 2023 seçimlerindeki sahte kandil video sunun rövanşını alma olarak değerlendirilebilir. Tutar mı bilemem. Ancak cumhur ittifakının hazırladığı sahte kandil planının tuttuğunu unutmayalım!

 Nede olsa ya tutarsa diye göle maya çalan Nasreddin Hoca yı çıkarmış bir milletiz. Her şey olabilir…

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Facebook Yorum