Reklamı Geç
MSM SANİYELİ
OPTİMED TEMMUZ
Tekirdağ
14 Ağustos, 2025, Perşembe
  • DOLAR
    33.09
  • EURO
    36.10
  • ALTIN
    2596.3
  • BIST
    11131.02
  • BTC
    110793.97$

TEMİZ ELLER (2)

13 Ağustos 2025, Çarşamba 16:16

  Belediye rantları üzerinden yapılan yolsuzluklar imar plan tadilatları ile sınırlı olmadığı gibi, sadece Çerkezköy, Kapaklı ve Tekirdağ la sınırlı da değildir. Namusuyla çalışanları tenzih ederim, ancak İmar ve ihale rantlarıyla zenginleşme belediyelerde yaşanan acı bir gerçektir. Seçim kazanan yönetim orta çağda meydan savaşı kazanmış ordular gibi belediye imar ve ihale rantlarına saldırmakta, bunları ganimet paylaşır gibi yağmalayarak çok hızlı bir şekilde zenginleşmeye çalışmaktadır. Dikkatli okurlar bu ganimet paylaşımı ve yağmaya şahit olmuşlardır. Halk kuru soğana muhtaç olmak istemiyorsa öncelikle bu anlayışı mutlaka değiştirmek zorundadır. Dikkat edilirse “Halk değiştirmek zorundadır” diyorum. Çünkü bugüne kadar yolsuzlukları bitireceğiz diyenlerin hiç biri bunu başaramadı. Siyasiler ”etik yasasının” çıkmasını bile ilçe ve illere yönetime başkan bulamayız korkusuyla başaramadılar, yine başaramayacaklar. Yolsuzlukları ancak ve ancak halkın niyet, azim ve kararı bitirir. Bu kirli düzen değişmezse, sadece zenginleşenler değişir; onlara kremalı pasta, halka yine kuru soğan kalır.

      Örnek olması için bugün Belediyelerde çok karşılaşılan bir başka yolsuzluk dosyası daha açalım. Başkan; İmara açık olmadığı için çok ucuz fiyata satılan, tarla vasfındaki arazilerin olduğu bir bölgeyi gözüne kestirir. Sonra buradan kendi topladığı gibi arkadaş, arkadaş, dost, hısım, akraba ve meclis üyeleri başta olmak üzere tüm yandaşlarına da arsa toplatır. Tapuları hallettikten sonra, kente gelen göç nedeniyle oluşan konut açığını kapatmak amacıyla, arsa üretmek gerekçesiyle bölgeyi meclis kararıyla imara açar. İmar planı yapılması için de hemen ihaleye çıkılır.

      Plan hazırlanarak, prosedür gereği askıya çıkarıldığı zaman, Belediye başkanının parsellerinin tümünde belediye hissesi olduğunu görülür. 3194 imar kanunun gereği arsa sahiplerinden en çok  %45 a varan oranlarda düzenleme ortaklık payı (DOP) adı altında kesinti yapılır. 3194 sayılı İmar Kanununun 18.maddesi belediyelere ve il özel idarelerine imar sınırları içinde bulunan binalı veya binasız arsa ve arazileri malikleri veya diğer hak sahiplerinin muvafakati aranmaksızın, birbirleri ile, yol fazlaları ile, kamu kurumlarına veya belediyelere ait bulunan yerlerle birleştirmeye, bunları yeniden imar planına uygun ada veya parsellere ayırmaya, müstakil, hisseli veya kat mülkiyeti esaslarına göre hak sahiplerine dağıtmaya ve resen tescil etme yetkisi vermektedir.

       Anlatmaya çalıştığım olayda Belediye başkanının esas amacı makamı kullanarak kısa zamanda çok zenginleşmek olduğu için, kendi parsellerinin tümünü kanun ve yönetmeliğe aykırı olarak belediye ile hisseli yaptırmış. Diyelim ki 50 dönüm arsası vardı, 20 dönümü DOP kesintisi yapılacak, kesinti yapıldıktan sonra kalan 30 dönüm arsaya tekrar 20 dönüm belediye hissesi koydurmuş, arsalardan hiç kesinti yapılmamış hale gelmiş. Savunmasını da “Belediye hisselerinin parasını verecektim, bedavaya değildi” olarak yapmış. Tipik bir imar rantiyecisi arsızlığı ve pişkinliği sergilemiş. Plan düzgünlüğü ve bütünlüğünü sağlamak, küçük parselleri diğer parsellerle uygun hale getirebilmek için planda küçük parsellere konan belediye hisselerine bile göz dikmiş, kendi parsellerinin tümüne hisse koydurmuş.  

      Vatandaşları; tarlasının olduğu bölgenin imara açılacağını gizleyerek kandırmış, tarlayı ucuza kapattığı yetmemiş, imar planı faturasını da belediyeye, dolayısıyla yine halka ödetmiş. Aklı sıra belediye hissesini de ucuz fiyata kapatacak, halkı kandırarak aldığını arsadan tam bir vurgun yapacak. Hani yöneticinin biri “bir koyup üç kazanacağız” diye veciz bir söz söylemişti, bu bir koyup yüz kazanmış hala gözü doymamış. Kul hakkıymış, helalmiş, harammış, kimin umurunda. Yine namusuyla çalışan başkanları tenzih ediyorum; Ancak, kısa zamanda zenginleşmek amacıyla başkan olanların hepsi böyle; Çakallar! Nasılda birbirine benziyorlar! Ne Allahtan korkuyor, ne kuldan utanıyorlar.

      Halk ta şu gerçeği görsün artık: Yoksulluktan kurtulmak isteniyorsa, yolsuzlukların mutlaka önlenmesi gerekir. Bu konuda en önemli görev devlete düşüyor gibi görünse de asıl görev halkındır. Halk yolsuzluklardan kurtulmak istiyorsa; mutlaka mücadeleyi sahiplenmeli, devlete destek olmalı, yolsuzluklarla mücadeleyi mutlaka talep etmeli, mücadele etmeyen partiye oy vermemelidir. Yolsuzluklarla mücadele bireylerden başlar. Çok basit bir örnek verelim. Mesela bir kamu çalışanı halkın işini çözmek için talepte bulunuyorsa yani rüşvet istiyorsa; kesinlikle verilmemeli, geç te olsa işinin yasal yoldan çözülmesini beklemelidir. Rüşvet isteyen görevli yetkili makamlara şikayet edilmeli, hak ettiği cezayı almasını sağlamalıdır. Küçük bir eylem gibi görülse de kamuda yozlaşmanın başladığı ilk adım tam da buradadır. Rüşvet, o kadar kanıksanmıştır ki halk arasında çorba parası olarak adlandırılmaktadır. Acaba rüşvetin havuzda toplanıp sonradan paylaşıldığı, kurumdan sorumlu bakanında bunu ”bahşiş” olarak değerlendirdiği bir ülke var mıdır? Ben bilmiyorum!..

Bugünkü yazıyı Tevfik FİKRET in “Han-ı Yağma” şiirinden yaptığım alıntı ile bitirelim.

Verir zavallı memleket, verir ne varsa malını,
Vücudunu, hayatını, ümidini, hayâlini,
Olanca rahatını, gönlünün tüm dileğini,
Hemen yutun, düşünmeyin haramını, helâlini...

Yiyin efendiler yiyin; bu doyumsuz sofra sizin;
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!

Bu harmanın gelir sonu, kapıştırın giderayak!
Yarın bakarsınız söner bugün çatırdayan ocak!
Bugün ki mideler sağlam, bugün ki çorbalar sıcak,
Atıştırın, tıkıştırın, kapış kapış, çanak çanak!

Yiyin efendiler yiyin; bu cümbüşlü sofra sizin;
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Facebook Yorum