Reklamı Geç
çetintaş ticaret
Tekirdağ
30 Nisan, 2024, Salı
  • DOLAR
    31.98
  • EURO
    34.67
  • ALTIN
    2225.8
  • BIST
    9111.5
  • BTC
    65855.908$

100’ÜNCÜ YILINDA LOZAN (2)

16 Ağustos 2023, Çarşamba 12:08

Osmanlı topraklarının paylaşımı söz konusu olunca  Mondros Mütarekesi’nin öncesine, Birinci Dünya Savaşı yıllarına gitmek gerekir. Çünkü savaş yıllarında 1915-1917 yılları arasında yürütülen gizli diplomasi sonucunda Osmanlı toprakları İngiltere, Fransa, Rusya ve İtalya arasında paylaşılmış ve savaş sonrasına dair işgal planları yapılmıştır. İşte Paris Barış Konferansı toplandığında mağlup devletlere uygulanacak antlaşmanın esasları konusunda, İtilaf Devletleri’nin, paylaşmak için belki de en hazırlıklı oldukları ülke Osmanlı ülkesi idi. Hem savaş öncesine dayanan yüzlerce yıllık Doğu Sorunu, hem de Osmanlı Devleti’nin savaş sırasında göstermiş olduğu direnç, İtilaf Devletleri’ni savaş yıllarındaki paylaşma planlarını hayata geçirmek konusunda, daha da iştahlı bir duruma getirmiştir.

***

Paris Barış Konferansı, mağlup taraf olarak Osmanlı Devleti’nin geleceğiyle ilgili olumsuz gidişatı uluslararası ölçekte daha da belirgin hale getirmiştir. Öte yandan savaş sırasında Osmanlı orduları ile birebir ciddi çatışmaya girmemiş olan Yunanistan, Anadolu’dan pay isteyen yeni bir güç olarak paylaşım listesine adını kaydettirmiştir. Bu açıdan Paris Barış Konferansı, Osmanlı Devleti’nin sınırlarıyla ilgili önemli bir değişiklik getirmezken, işgalci güçlere bir devletin daha eklenmesine yol açmıştır. Ayrıca başta Araplar olmak üzere, Ermeni ve Kürt unsurlara yakın geleceğe dönük vaatlerde bulunulması da ihmal edilmemiştir. Özetle Paris Barış Konferansı’nda Osmanlı Devleti açısından paylaşım planları yeniden gözden geçirilmişse de, bu daha çok paylaşan aktörlerin payları  üzerinden  olmuştur. Osmanlı  Devleti’ne bırakılması düşünülen toprak parçasıyla ilgili önemli bir değişikliğe gidilmemiş, işgalci güçlerin payları konusunda yeni bir düzenleme yapılmıştır.1920 yılının başlarında yaşanan bazı gelişmeler İtilaf Devletleri’nin harekete geçmesine neden olmuştur. Misak-ı Milli’nin ilanını cezalandırmak isteyen İtilaf Devletleri, İstanbul’un işgaliyle yetinmemişler ve daha sonra Sevr’de imzalanacak olan antlaşmanın esaslarını görüşmek üzere 18-26 Nisan 1920 tarihinde San Remo’da bir araya gelmişlerdir. San Remo Konferansı olarak da bilinen bu toplantının Ankara’da Büyük Millet Meclisi’nin açıldığı günlere denk gelmesi ise ilginçtir.

***

Türk temsilcilerden hiçbirine söz hakkı verilmeyen San Remo Konferansı’nda, gecikmiş de olsa Osmanlı Devleti’ne uygulanacak antlaşmanın esaslarında uzlaşmaya varan İtilaf Devletleri, Paris’e davet edilen Osmanlı Hükümeti temsilcisi eski sadrazam Tevfik Paşa’ya 11 Mayıs 1920’de koşulları açıklamışlardır. Son derece ağır koşullar içeren taslak, o güne kadar teslimiyetçi bir siyaset izleyen Osmanlı Hükümeti tarafından bile tereddütle karşılanmıştır. Ancak Haziran 1920’de başlayan Yunan ileri harekâtı karşısında çaresiz kalan Damat Ferit Hükümeti, İngilizleri kızdırmamak üzerine inşa ettiği genel politikasının da bir gereği olarak antlaşmayı imzalayacağını açıklamıştır.

***

Müzakere yöntemi açısından da her iki antlaşma arasında ciddi farklılıklar vardır.  Sevr Antlaşması, Osmanlı ülkesini ilgilendirmesine karşın, Osmanlı temsilcilerinin katılmadığı, görüşlerinin dikkate alınmadığı görüşmeler sonrasında imza aşamasına gelinirken, Lozan Antlaşması’nın imzalanması, Batılı devletler açısından Sevr kadar kolay olmamıştır. Lozan Antlaşması, Sevr’in tersine uzun bir görüşme maratonu sonrasında ortaya çıkan metin üzerindeki uzlaşma sonrasında imzalanmıştır. 20 Kasım 1922- 24 Temmuz 1923 tarihleri arasında kesintilerle de olsa, iki aşamada cereyan eden Lozan Konferansı’nda, Türk Heyeti hemen her konuda Ankara’nın görüşünü almış ve 1600 civarında karşılıklı telgraf çekilmiştir. Özetle Sevr ve Lozan Antlaşmalarındaki farklı heyetler, farklı zihniyetler, farklı müzakere süreçlerine yol açmıştır.

***

Süreç açısından Sevr ile Lozan Antlaşmaları arasında yapılacak olan genel bir değerlendirmede, Sevr’in; Birinci Dünya Savaşı’nın, Mondros Mütarekesi ve Anadolu’da yaşanan işgallerinin bir sonucu, Lozan Antlaşması’nın ise işgallere karşı gelişen direnişin ve Mudanya Mütarekesi ile sonuçlanan askeri başarıların bir sonucu olduğudur.

 

Yazının devamı: Sevr ve Lozan’ın Hukuksal Yönleri Açısından Karşılaştırılması

17 Ağustos Perşembe günü yayımlanacaktır

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Facebook Yorum