Reklamı Geç
çetintaş ticaret
Tekirdağ
30 Nisan, 2024, Salı
  • DOLAR
    31.98
  • EURO
    34.67
  • ALTIN
    2225.8
  • BIST
    9111.5
  • BTC
    65855.908$

ÇILGIN PROJE

27 Eylül 2023, Çarşamba 10:59

Ülkemizde kamunun yapmayı düşündüğü büyük projeleri siyasiler; yapılacak işi abartarak seçmenleri etkilemek, daha çok ta seçimlerde propaganda malzemesi olarak kullanmak amacıyla çılgın proje olarak takdim etmektedir. Çılgın proje dendiği zaman akıllara hemen büyük rant projeleri geliyor. Çünkü ne yazık ki bu güne kadar yerel veya genel iktidarların çılgın proje olarak nitelendirdikleri hizmetlerin hemen tümünde rant yaratılarak yandaşlara peşkeş çekilmiştir. Başka ülkelerde de doğal olarak büyük projeler yapılır ama bunlara çılgın proje demezler. Böyle projelerden rant yaratıp paylaşmak ise sadece geri kalmış ülkelerde rastlanan bir davranıştır. Acı olan: Ülkemizde siyasi parti ayrımı olmaksızın yerel ve genel iktidarlarda bu davranışların sürekli olarak yaşanıyor olmasıdır. Daha da acısı yapılan yapanın yanına kar kaldığı için, yolsuzluklarla mücadele ile hortumlamalar biteceği yerde her geçen gün artığını görüyoruz. Sonuçta halk sürekli fakirleşirken birileri onun sırtından gözümüze baka baka her geçen gün daha çok zenginleşiyor.

***

Ben kamu yatırımlarında çılgın proje tanımlamasını doğru bulmuyorum. Çünkü; Çılgın kelimesi öncelikle içinde aşırılığı ve riski barındırmaktadır. Oysa kamu projelerinde aşırılık ve riskten kaçınmak öncelikli tercih olmalıdır. Bunun için TBMM’de 04/01/2002 tarihinde 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu ile 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu çıkarılmıştır. Kamu kesiminin piyasadan mal ve hizmet satın almak için kendi başına yaptığı işlemlerde denetimi artırmak ve bu işlemlerin piyasa koşullarında gerçekleşmesini sağlamak için IMF’nin tavsiyesiyle aynı tarihte Kamu İhale Kurumu (KİK) kurulmuştur. Kamu ihalelerinde yolsuzlukların önlenmesi için çıkartılan kanunların uygulanması ile başlangıçta sonuç alınacak gibi gözüktüyse de yıllar içinde kanunlarda yapılan değişiklikler nedeniyle her geçen gün hedeften uzaklaşılmış, eski tas, eski hamam halini almıştır. Yürürlüğe girmesinden bugüne kadar ihale kanunlarında tam 191 kez değişiklik yapılmıştır. Biraz düşünelim mi; Neden acaba?

***

Kamu İhalelerinde yapılan usulsüzlük ve yolsuzluklar bugünlerde yaşadığımız ekonomik krizin temelini oluşturmaktadır. Siyasi partiler seçmenlere çılgın proje yapacaklarını söyleyecekse; bu çılgın proje usulsüzlük ve yolsuzlukları önleyecek proje olmalıdır. Çünkü yaşadığımız ekonomik krizden kurtulmanın çaresi ne bakan Mehmet ŞİMŞEK ne de merkez bankası başkanı Hafize Gaye ERKAN’dır.     İMF hiç değildir. Çünkü; IMF’nin tavsiyesi ile çıkartılan kanunu bozduk, yok ettik, tekrar hortumlama yolunu açtık. IMF gelse ihalelerden hortumlamanın önlenmesi için öncelikle ihale kanununun eski haline getirilmesini isteyecektir. Kamu ihalelerinden hortumlamayı önlemek için yine onların kapısını çalmak ayrıca utanç sebebi olacaktır. Bugüne kadar IMF’nin kapısı çalmama sebebi; bana göre hortumlamaya kılıf olarak kanunlarda yapılan değişikliklerin yürürlüğünün devamını sağlamak içindir. Ekonominin düzelmesi, enflasyonun düşürülmesi için siyasilerin verdikleri sürelerin hiçbir geçerliği ve inanılacak yönü yoktur. Meraklılar incelesin 100 yıllık Cumhuriyet tarihinde TÜİK’in düzenlemiş olduğu ısmarlama oranlarına rağmen emeklilere yapılan maaş artışlarında böyle adaletsiz, acımasız, utanç veren bir tablo olmuş mudur? Bu tablonun sebebi nedir? Hemen söyleyeyim; İktidarın çılgın projeleri nedeniyle hazinede para kalmamış olmasıdır. Anlaşılan 70’lerin sonunda dönemin başbakanı Süleyman DEMİREL’in söylediği gibi hazine yine 70 Sent’e muhtaç hale gelmiştir. Bundan çıkmanın yolu da ekonomi için çılgın projeler üretip hayata geçirilmesidir. Ne olur derseniz benim aklıma gelen birkaç tanesini hemen söyleyeyim: İşte benim çılgın projelerim:

***

1- 4734 sayılı ihale kanununda yapılan 191 değişiklik düzeltilerek yasa ilk haline getirilmelidir.

2-KKM hesaplarına güncel faiz uygulanarak fazla yapılan ödemeler hazineye geri alınmalıdır.

3-128 milyar doları satın alan kişilerden o günkü kur farkı nedeniyle merkez bankasının uğradığı zarar tahsil edilmelidir.

4- Köprüler, otoyollar, şehir hastaneleri ve hava alanlarında verilen garantiler hemen sıfırlanmalı, işletme süreleri üçte bire indirilmeli, kabul etmeyen şirketlerin yatırımları kamulaştırılmalıdır.

5- 9 Ocak 2003 te 4783 sayılı kanunla kaldırılan “nereden buldun sorgulamasının” hemen ve tekrar yürürlüğe konarak uygulanması gerekir.

6-İthalat yapan şirketlere ithalatının belli bir oranı kadar ihracat zorunluluğu getirilmelidir.

7-Spor kulübü başkanları ve yönetim kurulu üyelerinin kulübün borcundan sorumlu olduğu gibi bakanlar ve belediye başkanları da kurumların yanlış veya hatalı projelerinden kaynaklanan israf borçlarından sorumlu olmalıdır.

8- Özellikle belediyelerdeki imar yolsuzluklarıyla ciddi bir şekilde mücadele edilebilmesi için ceza kanunumuzda köklü değişiklikler yapılmalı, İmar yolsuzlukları için vatana ihanet düzenlemesi getirilmelidir. Hukuk düzenimizde hiçbir ceza kanununda vatana ihanet diye bir suç tipi yoktur, bu durumu eksiklik olarak değerlendiriyorum. Eksiklik özellikle imar yolsuzluklarını kapsayacak şekilde vatana ihanet suçu ve cezası kanunlarda tarif edilerek giderilmelidir. Ayrıca sadece bu tür suçların yargılanacağı özel ihtisas mahkemeleri kurulmalıdır. Bu suçlardan hüküm yiyenler af kanunu kapsamı dışında bırakılmalı ve zaman aşımı olmamalıdır. Depreme yönelik yeterli çalışma yapmamış olmak bu suç kapsamında değerlendirilmelidir.

9-Mülteci ve düzensiz göç akımı derhal durdurulmalı, Suriyeliler başta olmak üzere tüm mülteciler mensubu oldukları devlet yönetimleriyle anlaşılarak bir an önce kendi ülkelerine gönderilmelidir. Bundan sonraki göç akımlarının önlenebilmesi için sınır güvenliği tam olarak sağlanmalıdır.

***

İnşallah yanılırım ama bunlar yapılmazsa biz bu ekonomik krizden zamlarla, ilave vergilerle maalesef çıkamayacağız. Akla gelen ilk soru; Yargı bu çılgın projelerimin yapılmasına izin verir mi? Verir, vermişte, elimde emsal karar var. Devlet, iki kurumu arasında yanlış yapılan bir ödemeyi zaman aşımına bakmadan olayda hiçbir kusuru olmayan 3.kişi vatandaştan faizi ile birlikte geri almış. Yargıtay ve AYM de onaylamış. Şimdi yargı, vatandaşa gösterdiği duyarlığı ve hassasiyeti duble garantici holding patronlarına gösteremez mi diyorsunuz. Bakalım artık: İşte o zaman Hukukun üstünlüğü mü, üstünlerin hukuku mu? Olacak, göreceğiz...

 

 

 

 

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Facebook Yorum