Reklamı Geç
çetintaş ticaret
Tekirdağ
30 Nisan, 2024, Salı
  • DOLAR
    31.98
  • EURO
    34.67
  • ALTIN
    2225.8
  • BIST
    9111.5
  • BTC
    65855.908$

GÜNEŞİN SOLDUĞU GÜN:12 EYLÜL  (1 )

11 Eylül 2023, Pazartesi 17:39

Evet, bugün 12 Eylül 1980’in 43’üncü yıl dönümü. ABD başta olmak üzere emperyalist batılı devletlerin; vatanımız ve milletimiz üzerine planlanarak maşaları vasıtasıyla uyguladıkları o acı gününü, güneşimizin solduğu günün 43’üncü yıl dönümü. O günü ve yaşadıklarımızı unutmadık, ama ders aldığımız da söylenemez. Doğru dürüst sorgulayıp yaraları saramadığımız gibi sorunlara çözüm üretemedik. Darbe anayasasını bile değiştirmeyi beceremediğimiz için maalesef her alanda bedeller ödemeye devam ediyoruz.

***

Harekat, 12 Eylül 1980’de yapıldı ama planlamasının daha 23 Temmuz 1923’te Lozan Antlaşması’nın imzalandığı gün yapılmaya başladığını hatırlamamız lazım. Nereden derseniz bunun için de Lord Curzon’un İsmet Paşa’ya söylediği sözlere dönmemiz gerekiyor. “Paşa şimdi hiçbir talebimize cevap vermiyorsun, hepsini cebime koyuyorum. Ama şunu unutma, harap bir ülkeniz kaldı, imar etmek için paraya ihtiyacınız olacak. Kapımızı çalacak, diz çökecek borç isteyeceksin. O zaman cebime koyduklarımı tek tek çıkarıp önüne koyacak ve geri alacağım”

***

Emperyalist devletlerin Lord Curzon’la başlattığı planın sonucunu kendisi göremedi ancak; bu kan emiciler devam eden süreçte planlar ve uygulayan kişiler değişse de planın aslını sürekli yenilenerek, kendi askerlerini riske atmadan içimizden yetiştirdikleri işbirlikçileri vasıtasıyla amaçlarına ulaşmaya çalışıyorlar. 12 Eylül 1980 darbesini 1970’li yıllarda CIA’nin Türkiye Şefi olan Paul Henze, ABD Başkanı Jimmy Carter’a “Bizim çocuklar başardı” diye haber verdiğini biliyorduk. 2018 yılında İngiliz yayın kuruluşu BBC’nin yayımladığı yeni bir belge ile de dönemin ABD’nin Ankara Büyükelçisi olan James Spain  “Ordunun (yönetime) el koymasının ardından ABD-Türkiye ilişkileri” başlıklı yazışmasında,  “darbecilerin bağlılık beyanının” kabul gördüğü şu şekilde ifade ediliyor: “Mevcut askerî liderlerin tamamını iyi tanıyoruz ve özellikle de NATO üyeliği başta olmak üzere Türkiye’nin güvenlik ya da dış politikasında değişim yaşanacağı yönünde bir endişe taşımamıza da gerek yok”

***

Emperyalistler Lozan’dan günümüze nihai amaçlarından hiç mi hiç vazgeçmediler. Ancak biz kendimiz için aynı şeyleri söyleyebiliyor muyuz? Gizli haber alma servisleri (CIA, MI6,MOSSAD) istihbarat çalışmaları haricinde içimize yerleştirdikleri provokatör ajanlarıyla kargaşa yaratarak 12 Eylül öncesi ülkemizde sağ-sol ve alevi-sünni çatışmasını silahlı ortama taşıdılar. Çok sayıda insanımız bu çatışmalarda can verdi. İç savaş çıkartmak için çok çaba gösterdiler, başaramayınca bu kez askeri darbeyi denediler ve başardılar. Tam da bu noktada ülkemizde yaşanan 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat, 15 Temmuz gibi tüm askeri darbe ve darbe girişimlerinin arkasında gizli haber alma servisleri aracılığı ile ABD ve NATO olduğunu bir kez daha vurgulamamız gerekiyor. Gelelim 12 Eylül 1980’e.

***

Daha önce ‘Bayrak Harekatı’ olarak planlanmasına rağmen iptal edilen harekat, 12 Eylül 1980 Cuma günü, saat 04:00’te radyolardan halka duyurularak başlamıştır. Müdahale aslında her kesimden insanın beklentisi olduğu için kabul ettirmek adına her hangi bir dayatma, zorlama ile karşılaşılmamıştır. Ancak o günden sonra artık ülkede hiçbir şeyin eskisi gibi olmadığı yaşanan bir gerçektir. Radyolardan okunan bildiride harekatın amacı, ülke bütünlüğünü korumak, milli birlik ve beraberliği sağlamak, muhtemel bir iç savaşı ve kardeş kavgasını önlemek, devlet otoritesini ve varlığını yeniden tesis etmek ve demokratik düzenin işlemesine mani olan sebepleri ortadan kaldırmak olarak belirtilmiştir. Milli Güvenlik Konseyi (MGK) bu bildiriyle, parlamentoyu ve hükümeti feshederek, parlamenterlerin dokunulmazlıklarını kaldırmıştır. Bütün yurtta sıkıyönetim ilan edilerek, yurt dışına çıkış yasağı getirilmiştir. Ayrıca vatandaşların can ve mal güvenliği açısından ikinci bir emre kadar saat 05:00’ den itibaren sokağa çıkma yasağı konmuştur. Darbeden sonraki süreçte yaşanan bilanço şöyle dir:

Anarşist ilan edilen 1.683.000 kişi fişlendi,

D.G.M de açılan 210.000 davada 230.000 kişi yargılandı

517 kişiye idam cezası verildi, (50 kişi idam edildi -26 siyasi, 23 adli,1 asala mensubu-)

71.000 kişi T.C.K. 141-142 ve 163. maddelerinden yargılandı.

98.404 kişi örgüt üyesi olmak suçundan yargılandı.

388.000 kişiye pasaport verilmedi. 30.000 kişi sakıncalı olduğu için işten çıkarıldı.

14.000 kişi vatandaşlıktan çıkarıldı.

300 kişi şüpheli şekilde öldü,171 kişinin işkencede öldüğü belgelendi.

937 film sakıncalı bulunduğu için yasaklandı.

23.677 derneğin faaliyeti durduruldu.

3.854 öğretmen, üniversitede görevli 120 öğretim görevlisi, 47 hakimin işine son verildi.

31 gazeteci cezaevine girdi.

Gazetecilere 3.315 yıl 6 ay hapis cezası verildi, 300 gazeteci saldırıya uğradı,3 gazeteci silahla öldürüldü.

Cumhuriyet devrimiyle Vatan toprağına ekilen antiemperyalist, tam bağımsızlıkçı Kemalist tohumlar yeni yeşermeye başlamış, henüz fide halindeyken, hain pusularda, işkencelerde, dar ağaçlarında, emperyalist kumpaslarla meyveye dönüşmeden yok edildi.  Darbenin başındaki general darbeye pek çok gerekçe üretmeye çalıştı, toplumu ikna edemeyince Atatürkçülük maskesine sarıldı. Bir de utanmadan sıkılmadan «darbeye bir yıl önce karar verdiklerini, olgunlaşması için beklediklerini» itiraf etti. Kimse ama hiç kimse bu süre içinde toprağa verilen gencecik vatan evlatlarının hesabını sormadı. Soramadık!...

Sonra yine emperyalistlerin yazdığı; Yeşil Kuşak, Ilımlı İslam, BOP gibi senaryolarla kimlerin, nasıl yolunun açıldığını sadece izledik. Vatan topraklarının imar rantlarıyla, HES’lerle yağmalanmasını, Siyanür kullanan altın madenleri için yapılan çevre katliamlarını,  kömür çıkartmak için yapılan ağaç kıyımlarını,  o ağacı korumak için sarıldığı ağaçtan adeta koparılarak uzaklaştırılan 80 yaşındaki annemizi TV de film izlediğimiz gibi sadece izledik. Sustuk, korktuk, tepki veremedik.12 Eylül 1980 den beri utançla yaşadığımız acı gerçek tüm çıplaklığı ile bu işte: KORKTUK!

 

Yazının devamı: “Darbenin işaretleri” 15 Eylül 2023 Cuma günü yayımlanacaktır.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Facebook Yorum