Reklamı Geç
çetintaş ticaret
Tekirdağ
30 Nisan, 2024, Salı
  • DOLAR
    31.98
  • EURO
    34.67
  • ALTIN
    2225.8
  • BIST
    9111.5
  • BTC
    65855.908$

MİLLET ve MİLLETVEKİLLERİ (2)

31 Mart 2023, Cuma 10:27

Günümüze gelecek olursak:

Sayın Milletvekillerinin bu sözün anlamını beyinlerine ve yüreklerine kazıyarak, ettikleri yemine bağlı kalmaları, yeminin yüklediği sorumlulukla davranmalarını beklemek vekalet sahibi milletin en doğal hakkıdır. Yeminine sadık kalmayan milletvekilleri için ilk seçimde oylarıyla gereğini yapmak ta yine vekaleti veren milletin asli görevi olmalıdır.

***

Belirli sürelerde ve belirli bir süre için, milletin oylarıyla seçilen milletvekilleri TBMM de, anayasada tanımlanan görevleri üstlenir. Yasama görevi olarak vatanımızın ve milletimizin sorunlarına çözüm olacak yasaları, düzenlemeleri milletten aldıkları vekalet ile millet adına yaparlar. Milletvekilleri; Mecliste, kendilerine oy veren milleti temsil eden siyasal kimliğe sahiptir. Halk oylamasıyla seçilen milletvekili hiçbir etki ve baskı altında kalmadan görevini yapabilmesi, vatanımızın ve milletimizin sorunlarını çekinmeden dile getirebilmesi, savunması için kendisine yasama dokunulmazlığı verilmiştir. Dokunulmazlık uygulamasının istismar edilerek, amacı dışında kullanıldığı yönündeki eylemlere sıkça şahit oluyoruz. Bana göre dokunulmazlık TBMM de kürsü dokunulmazlığı dışında olmamalıdır. Çünkü yaşanan çok kötü örneklerden hatırlanacağı gibi sayın vekiller arasında dokunulmazlığı “kaba güç gösterisi” yapmak için kullananlar hemen her dönem TBMM de yer alabilmektedir. Dokunulmazlık zırhı altındaki milletvekilleri; bazen kendisinden ehliyet ve ruhsat soran güvenlik güçlerine ağza alınmayacak, benim de burada yazamayacağım kadar çok çirkin sözlerle hakaret edebilmekte, bazen de görevini yapan güvenlik güçlerine saldırarak fiziki şiddet uygulamaktan bile çekinmemektedir. En son 2023 bütçe görüşmeleri sırasında kurtuluş savaşımızı yöneten ve Cumhuriyetimizi ilan eden gazi meclis çatısı altında, muhalefet partisi milletvekiline saldırılarak taammüden darp edildiğini de gördük. Sayın vekillerin bu davranışları kendilerine yakışmadığı gibi, eylemlerinin sonucu yargı önünde hesap vermekten, dokunulmazlık zırhına sığınarak kurtulmaları da doğru değildir. Onun için, dokunulmazlık; milletvekillerinin milletin hakkını korumak için hiçbir baskı ve tehdit altında olmadan her düşündüğünü serbestçe söyleyebileceği kürsü dokunulmazlığı ile sınırlı kalmalıdır. Dokunulmazlık: Suçların ve suçluların yargıdan kaçacağı, kaçırılacağı, altına gizlenebileceği bir örtü olmamalıdır.

***

Acı da olsa kabul etmek zorundayız ki, seçilen milletvekillerinin büyük bir çoğunluğunda liyakat sorunu vardır. Siyasi parti yönetimlerinin belirledikleri kriterlere göre uygun gördükleri kişilerin milletvekili olmasının yolunu açması liyakat sorununu temelini oluşturuyor. Burada milletin o kişiyi milletvekili olacak liyakatte görüp görmemesinin hiçbir önemi yoktur. Genel merkez uygun gördüyse seçmen sorgulama yapamaz, itiraz edemez, etse bile sonuç alamaz. Yurttaşlarımız biriken ağır sorunlar altında ezilmekten bir an önce kurtulmak istiyorsa; bu çağ dışı uygulamanın çözümünü kendisi bulmak zorundadır. Seçmen vatandaşlarımız bundan böyle vekalet verdikleri kişilerin liyakatli olmalarına dikkat ederek milletvekillerini o kişilerden seçebilirse vatanımızın ve milletimizin sorunlarının TBMM çatısı altında tartışılarak hızla çözülebileceğini düşünüyorum.

***

Tamda burada merak ediyorum; milletvekili listeleri oluşturulurken bu listeyi hazırlamak için partiler tarafından yetkilendirilen kişi veya kişilerin, hatta listeleri onaylayan siyasi parti lider ve/ veya karar organlarının aday adaylarında aradıkları özellikler nedir? Üzerine basarak tekrar ediyorum: Siyasi partiler aday ve aday sıralamasını belirlerken adaylarda hangi özellikleri arıyorlar? Fiziki görüntü mü?  Hitabet mi? Eğitim mi?  Ahlak mı? Yaş mı? Cinsiyeti mi? Mezhep mi? Etnik köken mi? Adayların o güne kadar yaptığı iş referansları mı? Aday olmadan önce siyasi bir görevde bulunuyorsa, bu süreçte yaptıkları mı? Adayın ekonomik durumu mu? Aday yapılırsa partiye yapacağı ekonomik katkı mı? Seçim kampanyasına yapacağı ekonomik harcamalar mı? Siyasi parti genel başkanına ve parti merkez karar organındaki görevlilere göstereceği sadakat mı? Siyasi partilerin milletvekili adayı belirlerken adayda aradıkları özellikler; saydıklarından hangisi veya hangileridir. Yoksa hiçbiri mi, o zaman bilmediğimiz başka bir özellik mi? Nedir bizim bilmediğimiz ama partilerin milletvekili adayında arayıp buldukları özellikler?

***

Merak ediyorum, çünkü; çok yazık ki siyasi partilerimizin hemen tümü, seçmenlere gerçek bir seçim hakkı vermiyor. Siyasi parti genel merkezleri aradıkları özelliklere göre değerlendirdikleri adayları sıralıyor, seçmenler; partilerin seçip sıraladığı adaylara oy vermek zorunda kalıyor. Bu bir seçim değildir, parti genel başkanı ve/veya merkez karar organlarının seçip sıraladığı adayın oylanmasıdır. Sonuç olarak seçmenler ya beğenmediği, güvenmediği bir adaya oy vermemek için sandığa gitmiyor veya beğenmese de siyasi partinin dayattığı listeye gönülsüz olarak oy vermek zorunda kalıyor. Görüldüğü gibi seçilen milletvekilinin liyakati konusunda seçmenlerin herhangi bir sorumluluğu yoktur. Burada tüm sorumluluk siyasi parti genel başkanları ve genel merkez yetkililerindedir. Seçim ve siyasi partiler kanunu siyasi parti genel merkez yönetimine milletvekili adaylarını ön seçim veya merkez yoklaması ile belirleme tercihine izin veriyor. Siyasi parti yönetimleri bu izni hak gaspı olarak görerek düzeltecekleri yerde işlerine geldiği için yasanın verdiği yetkiyi cömertçe kullanarak liyakatsiz milletvekili seçimine sebep oluyorlar.

***

Siyasi partiler genelde adaylarda liyakat yerine sadakat ı tercih ettikleri için ‘mış‘ gibi görünerek bazı seçim bölgelerinde sadece delegelerin oy kullandığı ön seçim yaptığı gibi, diğer bir seçim bölgesinde merkez yoklaması yapabilmektedir. Burada açıkça bazı seçim bölgelerindeki delegelerine güvenmediklerini itiraf etmiş olmuyorlar mı? Hatta bazen seçmenleri kandırma uğruna saçma sapan yöntemler de uygulanıyor. Merkez yoklamasında listelerde belli sıralara merkezden aday adı yazılıyor, diğer sıralar ön seçimle belirleniyor. Yine kanunda yer almayan ama seçmenleri uyutma, kandırma uğruna temayül yoklaması diye hiçbir resmiyeti olmayan üye veya delegelerin katıldığı gizli oy, gizli tasnif olarak adlandırılan bir sistemde uyguluyorlar. Üyeler oy kullandıktan sonra sandıklar çuvala boşaltılarak genel merkeze gidiyor, sözde orada açılarak sayım yapılıyor aday listeleri böyle belirleniyor. Neresinden tutsanız elinizde kalan ucube bir sistem ve uygulamalar. Buna rağmen siyasi parti genel merkezleri bu sistemleri uygulamakta neden ısrar ediyorlar. Çünkü; genel merkez yöneticileri istedikleri ismi aday olarak seçmezler diye kendi üyelerine bile güvenmiyor, kanunda yazan hâkim gözetimindeki ön seçimden kaçıyorlar. Onlar seçim sonucunda kayıtsız şartsız her söylediklerini yapacak, genel başkanın ve genel merkez yönetiminin sözünden çıkmayacak, onların her eylem ve söylemine sahip çıkarak savunacak, oylamalarda onların istediği gibi oy kullanacak liyakatsiz ama sadakatli bir milletvekili grubunun oluşmasını istiyorlar.

***

Birkaç örnekle açıklamak gerekirse: Mesela iktidar partisi genel başkanı protesto gösterilerine katılan kadınlara “sürtük” diyerek hakaret edebilmekte, partisinin kadın milletvekillerinden biri olsun kadınlara yapılan bu hakarete karşı tek kelime edememektedir. Yine iktidar ortağı siyasi partinin genel başkanına soru sormak isteyen kadın gazeteci genel başkanın özel kalem müdürü ve bir milletvekili tarafından iteklenmek suretiyle fiziki şiddete maruz kalıyor, koalisyon ortaklarından bir tane olsun kadın milletvekili çıkıp “ne oluyoruz “diye soramıyor. Bir başka örnek; iktidara mensup bir erkek milletvekili yerel bir televizyona verdiği mülakatta genel başkanına yaranmak amacıyla” genel başkanının ayakkabılarının el ile yalanması gerektiğine inandığını” söyleyebilmekte ve arkadaşları arasından hiçbir milletvekili söylediklerine itiraz edememektedir. Son bir örnek: Genel başkanın ve yetkili parti organlarının onayı ile ön seçim yapılan ilde, seçime girmeden milletvekili aday listesine “kontenjandan” yazılan bir milletvekili seçimi kazandıktan sonra partisinden istifa ederek iktidar partisine katılıyor. Bu kişiyi kendi seçmenlerine güvenmediği için önseçime sokmadan kontenjandan milletvekili yapan yetkili parti organından bir kişi olsun çıkıp seçmenlerinden hata yaptık diye özür bile dilemiyor.

(Yazının devamı MİLLET ve MİLLETVEKİLLERİ (3) pazartesi günü yayımlanacaktır.)

 

 

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Facebook Yorum