Reklamı Geç
çetintaş ticaret
Tekirdağ
30 Nisan, 2024, Salı
  • DOLAR
    31.98
  • EURO
    34.67
  • ALTIN
    2225.8
  • BIST
    9111.5
  • BTC
    65855.908$

SEÇİME GİDERKEN (1)

03 Mayıs 2023, Çarşamba 14:12

Bu yazımdan başlayarak 14 Mayıs 2023 Pazar günü yapılacak 13.cumhurbaşkanlığı ve 28.dönem milletvekilliği seçimlerine kadar seçimlere yönelik kısa notları okuyucularımızla paylaşmak istiyorum. Önce bu seçimleri önemli yapan özellik nedir bu konuda bir iki cümle etmek gerekiyor. Bilindiği gibi 16 Nisan 2017 yılında referandumla yapılan anayasa değişikliğinin 9 Temmuz 2018 de uygulanmaya başlaması ile Türkiye cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi olarak adlandırılan ama aslında tek adam yönetimi, ucube bir sisteme geçti. Sisteme geçerken devletin karar alma mekanizmalarının daha hızlı çalışacağı, dolayısıyla her türlü gelişmeye daha hızlı müdahale edileceği öne sürüldü. Son yaşadığımız deprem felaketi ile geçen yıl yaşadığımız orman yangınlarına geç ve yetersiz müdahaleler sonucu ödenen ağır bedeller gerçeğin böyle olmadığını çok acı bir şekilde hepimize gösterdi. O kadar ki iktidar partisinden bile sistemde gözlenen eksiklik ve yanlışlıkların düzeltileceği yönünde açıklamalar yapıldı. Bu açıklamaya inanıp, inanma kararını okuyuculara bırakıyorum.

Sistem milletin hiçbir sorununa çare olamadığı gibi mevcut sorunları büyüttüğü tartışmayla vakit kaybetmeye değmeyecek kadar bile açık değil mi? O halde bu seçim sonucu bize; seçmenlerin, tek adam sisteminin devamı mı yoksa muhalefetin önerdiği güçlendirilmiş parlamenter sistemine geçişini mi tercih edeceğini gösterecek. Dolayısıyla bu seçim; yılların haksız, hukuksuz, adaletsiz uygulamalarına tepki birikimi olarak cumhurbaşkanlığı değişimine endekslenmiş gibi gözükse de çok daha önemlisi TBMM koltuk dağılımının nasıl olacağını tayin edecek. Çünkü sistemi değiştirecek anayasa değişikliği ya mecliste 360 milletvekili oyu ve referandum sonucu ile veya 400 milletvekili oyu ile doğrudan mecliste yapılacak. Bu konunun muhalefet tarafından millete iyi anlatılmadığını düşünüyorum. Tahminime göre bu çalışma için fazla vakit kalmadı onun için seçim çalışmalarında cumhurbaşkanlığı seçimini öne çıkartarak yürütmek pratik olarak kolaylarına geliyor.

Bu seçimlerde siyasi partiler milletvekilli adaylarını aksi yönde söz vermiş olsalar da yine merkez yoklaması ile belirlemeyi tercih ettiler. Konuyu ‘MİLLET VE MİLLETVEKİLLERİ’ yazılarımda detaylı olarak yazdığım için tekrara düşmemek adına detaya girmeyeceğim. Ama şunu da belirtmeden geçmeyelim ki; yarın oluşacak sorunlarda yazma hakkımız olsun. Gömleğin ilk düğmesi yine yanlış iliklenmiş oldu…

 LİSTELER!

 14 Mayıs 2023 tarihinde yapılacak 28.dönem milletvekilliği seçimleri için siyasi partiler merkez yoklaması ile aday listelerini belirleyerek YSK ya sundu itiraz ve incelemeler sonuçlandırılarak süreç tamamlandı ve milletvekili aday listeleri kesinleşti. Milletimiz ve vatanımız için hayırlı olsun. Listeler açıklandıktan sonra aday isimleri ve sıralamaya yönelik beklediğim tepki oluşmadı. Bu gelişmenin nasıl değerlendirilmesi gerektiğini tam olarak bilemiyorum. Tekirdağ milletvekili aday listelerine bakıldığında Tekirdağ da yaşamayan adayların seçilebilecek sıralarda yer aldığını görüyoruz. Yani şimdi bu tercihi yapan siyasi partiler Tekirdağ da kendi örgütleri veya teşkilatları içinde milletvekilliğine layık aday bulamamışlar mıdır? Öyleyse Tekirdağ’daki il, ilçe örgüt veya teşkilatlarının kapısına hemen kilidi vursunlar. Tekirdağ milletvekili aday listelerinde siyasi parti genel merkezlerinin bu tercihini her şeyden şey den önce kendi örgüt ve teşkilatlarına yaptığı saygısızlık ve haksızlık olarak görülmelidir.

Millet ve Milletvekilleri (2) yazımda konu hakkında görüşlerimi açıklamıştım. Örgüt veya teşkilatlarda görev alan siyasetçilerin yapılacak seçimlerde aday olmaları en doğal haklarıdır. Milletvekili, belediye başkanı ve belediye meclis üyeleri adayları örgüt veya teşkilatların içinden seçilmelidir. Bakın burada konuyu biraz daha açayım ki yanlış anlaşılmasın. Adayın doğum yeri olarak Tekirdağ olması gerektiğini dillendirmiyorum, karıştırılmasın. Adayın doğum yeri neresi olursa olsun Tekirdağ merkez ve ilçelerinde örgüt veya teşkilatlarda çalışmış olması gerekliliğine inandığımı söylüyorum. Adayın Partide sorumluluk alması, fedakârlık yapması kim olduğunu, neyi, nasıl yapabileceğini önce kendi parti örgütü veya teşkilatı içinde göstermesi halinde aday olmasının hem partisi hem de burada kazanacağı tecrübe ve liyakat memlekete hizmet için olumlu bir aşama olacaktır. Çünkü aday örgüt veya teşkilattan gelirse siyasi parti üyeleri adayı tanıma imkânı bulmuş olacak, kişiliği, faaliyetleri, bilgisi, deneyimi ile partisine ve millete verebileceği katkı görülecek, başarılı olan kişiler öne çıkacaktır. Yetenekli insanların siyasette hak ettiği yeri alması sonucu ülkenin sorunlarına çözüm üretecek siyasi kadrolar oluşabilecektir. Aynı şekilde yolsuzluklara da bir nebze olsun çözüm bulunabilecektir.

Ayrıca merkez yoklaması daha işin başında her türlü suistimale açık bir ortam yaratmaktadır. Milletvekili listeleri oluşturulurken bu listeyi hazırlamak için partiler tarafından yetkilendirilen kişi veya kişilerin, hatta listeleri onaylayan siyasi parti yetkili karar organlarının adaylarda aradıkları özellikler şeffaf olarak açıklanmıyor, adayların objektif olarak değerlendirildiklerinden emin değiliz. Neden? Çünkü aday belirleme süreci şeffaf değil, kapalı kapılar arkasında tamamlanıyor. Siyasi partilerin üyelerine, ‘DAVA ARKADAŞLARI’ na biraz olsun saygıları varsa merkez yoklamasıyla aday belirlemede aradıkları kriterleri kendi üye ve delegelerine mutlaka açıklanmalıdır. Siyasi partilerin bu yöntemi tercih etme sebebi adaylarda liyakat yerine sadakati tercih etmeleri olduğu çok açıktır. Amaç yetenekli, liyakatli insanların öne çıkmasını engelleyerek işgal ettikleri koltukları uzun sürelerde koruyabilmektir. Ben ’10 sene sonra bu parti hala bana ihtiyaç duyarsa kendimi başarısız bulurum’ diyen ancak parti içinde oluşan haklı bir muhalefet hareketine tahammül edemeyip harekete katılan tüm üyeleri partiden ihraç eden siyasi parti genel başkanlarını hâlâ üzülerek hatırlarım.

Bu dayatmada ısrar etmek hem zor yetişen insan kaynağımızın kolay harcanmasına sebep oluyor, hem de siyasi partilere güveni yok ediyor. Aday belirleme sisteminde değişime gitmemenin bedelini farkında değil ama maalesef milletimiz ödemek zorunda kalıyor. Hâlbuki çözüm çok basit. Önce siyaset yapma amacı değiştirilerek kişilerin koltuklarını korumak için değil, millete ve memlekete hizmet için aday olanların önünün açılması sağlanmalıdır. Burada önümüze çıkan en akılcı ve gerçekçi çözüm; hakim gözetiminde yapılacak ön seçimdir. Siyasi partilerin seçimle gelinen görevlere aday belirlemesi işlemini ön seçimle yapması anayasal zorunluluk haline getirilmesi şarttır. Bu konuda siyasi partilere hiçbir istisna tanınmamalıdır. Milletvekili, belediye başkanı, belediye meclis üyesi olmak isteyen her kes önce bir siyasi partiye üye olarak orada kendini parti üyelerine tanıtmalı, ispatlamalı ve sadece üyelerin onayı ile aday olabilmelidir. Siyasette değişim gerekliliğine inanılıyorsa işe önce buradan başlamak gerekiyor.

Siyaset yapmak isteyenlere de bir çağrı yapmamız gerekiyor. Siyasette yer almak istiyorsanız doğrusu; işe önce siyasi partilere üye olarak çalışmaktan geçmesi gerektiğini kabul etmek gerekiyor. Çürümüş yapılarda istenmeyeceksiniz, engel çıkaracaklar ama mücadele işte tam da burada başlıyor. Korkmadan, yılmadan siyasi mücadeleyi önce kendi partinizde vereceksiniz. Cenap Şahabettin’in güzel bir sözüyle bu günkü yazımı tamamlayarak yorumu okuyuculara bırakayım…” Yüksek tepelerde hem yılana hem kuşa rastlanır; birisi sürünerek, öteki uçarak yükselmiştir.”

#MAAŞINI MİLLETE AÇIKLAYAMAYAN MİLLETVEKİLİ İSTEMİYORUZ.

Not: SEÇİME GİDERKEN (2) yazısı pazartesi günü yayımlanacaktır.

 

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Facebook Yorum