SÖZ KONUSU VATANSA

05.03.2023 tarihli ‘MARABA’ başlıklı yazımda dağıldığı söylenen 6’lı masanın (Millet İttifakı) anlaşacağını, daha önce belirlenen günde toplanacağı konusunda umutlu olduğumu yazmıştım.

Çünkü masadaki liderlerin halktan bu kadar kopuk olamayacağını dile getirmiştim. Krizin iyi yürütülmemesinin sorumlusu 6 parti lideridir. İttifak toplumda 21 yıllık AKP iktidarından ve Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminden kurtulmak için büyük bir umut ve beklenti yaratmıştı burada yaşanacak hayal kırıklığı sonucu ittifak paydaşlarının tümü siyasi bedel ödeyeceklerdi. Seçmen nezdinde kaybedecekleri güveni tekrar kazanmaları çok zor olacaktı. Bunun vebalini düşündüler, gördüler ve çözüme odaklandılar.

***

Sonuçta İttifakta yaşanan kriz Meral Akşener‘in Kemal Kılıçdaroğlu‘nu ortak aday gösterilmesine koyduğu şerhin İ.B.B ve A.B.B başkanlarının seçim kazanılması durumunda Cumhurbaşkanı yardımcısı olarak atanması formülü ile çözüldü. Artık çözümü kim üretti, olaylar nasıl gelişti, aday ilan edilirken kimin suratı sirke satıyordu, kim gülüyordu gibi magazinsel konuların üzerinde durmamak lazım. Zaten ulusal yazılı ve görüntülü medyada tüm ayrıntılarıyla izliyoruz. Önemli olan geniş toplum kesimlerinin umutla beklediği 21 yıllık AKP iktidarının sonunun görünmesinin işaret fişeğinin yakılmış olmasıydı.

***

Sağlanan uzlaşmadan sonra Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin değişmesi gerektiğine inanan, umut bağlayan yurttaşlarımıza geçmiş olsun demek istiyorum. 1,5 yılı aşan bir süredir yapılan çalışmalar verilen emekler sonunda ortaya çıkan çözüm programları ve güçlendirilmiş parlamenter sisteme dönüş için hazırlanan anayasa değişikliği taslağına ‘tamam bu sefer oldu’ diyen yurttaşlarımızın umutlarının yok edilmesinin; düşünmek ve dile getirmek istemediğim ağır sonuçları olurdu.  Milletimiz ve ülkemiz için telafisi çok zor olan bir yıkım olurdu. Onun için geçmiş olsun diyorum.

***

Şimdilik ittifakta bütün sorunlar bitmiş gibi gözükse de; milletvekili aday listeleri açıklanınca ittifak partilerinden CHP listelerinde yer alacak isimler açıklanınca oluşabilecek tepkiler nasıl giderilecek sorusu gündeme gelecektir. Muhtemelen CHP’li yöneticiler kafa yoruyorlardır. Çözüm için mecburen parti içi bazı haksızlıklara göz yumulacak, ittifak partileri yetkililerinin geçmişte veya güncel bazı sözleri duymazdan, bazı eylemleri görmezden gelinecektir. CHP örgütlerinin “söz konusu vatansa, gerisi teferruattır “demelerini umuyor, hatta bekliyorum. Listede sıra beklentisi olan partilileri de anlıyorum, kendilerine hak ta veriyorum. Ama gün bu tür kısır tartışmalar yapılacak, kişisel beklentiler ardında koşulacak gün değildir. CHP böyle bir tartışma ve dargınlık tuzağına düşerse seçim sonucunu her kesin malumu olmalıdır.

***

Oluşabilecek huzursuzluğun hasarsız atlatılması için memleket partisi genel başkanı Muharrem İnce‘nin tekrar partisiyle birlikte CHP ye katılarak kendisinin milletvekili yapılması zor ama çok olumlu bir hamle olacaktır. Muharrem İnce’nin siyasi gücünü, arkasındaki oy desteğini bir tarafa bırakalım, seçimin önemi göz önüne alındığında millet ittifakına oy verecek tek bir seçmenin bile küstürülüp uzaklaştırılmasına izin vermemek gerekir. Cumhurbaşkanının doktorlarımız için söylediği “giderlerse gitsinler” sözü üzerine kaybettiğimiz değerli doktorlarımıza üzüldüğümüz ve onları ne kadar çok aradığımız gibi, seçim kaybedildikten sonra küsüp ayrılan seçmenlerimize de üzülüp aramamızın faydası olur mu? Gün; dargınlık, küskünlük günü değildir. İttifak partilerinin bir oy bile kaybetmeden tüm seçmenlerin oyuna ihtiyaç vardır. Tek adam rejiminin ülkemizi getirdiği noktaya bakarak gelecekten endişe duyan hiç kimsenin ne ben küstüm yokum deme, ne de parti yönetimlerinin giderse gitsin deme lüksü yoktur.

***

Kaldı ki bu sorunlar ittifak olmasa da her seçim döneminde tüm partilerde yaşanmaktadır. Burada sorun ittifaklarda değil, siyasi partiler ve seçim kanunundan kaynaklanmaktadır. Bu iki kanunun da öncelikli olarak değiştirilmesinin demokrasimizin yerleşmesi açısından olumlu sonuçları olacaktır. Masa yıkılınca ben söylemiştim diye sevinen Cumhur ittifakı bileşenleri ve havuz medyasındaki kalem şerleri uzlaşı sağlanarak masanın tekrar toplanması, Cumhurbaşkanı adayını ilan etmesi üzerine yaşadıkları moral bozukluğunu gizleyemiyorlar. Büyük bir üzüntü ve telaş içindeler. Çok klasik olacak ama bir atasözünü hatırlatmanın da tam yeri gibi: ’Korkunun ecele faydası yoktur.’

***

Millet İttifakı uygulanmakta olan kısaca tek adam rejimini diye adlandırılan ucube sistemi değiştirerek güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçişi başaracaktır. Çünkü Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi ülkemizin ve milletimizin sorunlarını çözmek bir yana içinden çıkılmaz hale getirdiği için mutlaka değiştirilmesi gerektiğine inananlar geniş bir taban oluşturmuştur. Bu tabanda her kesimden yurttaşımız vardır. Tarlasını ekemeyecek duruma getirilen çiftçilerimiz, TÜİK in enflasyon kandırmacası için makyajlayarak açıkladığı rakamlara göre maaş alan her meslekten memurlarımız, aynı yöntemle açlığa mahkûm edilen emeklilerimiz, grev hakkı bile engellenen, hak ettiğini alamayan işçilerimiz, kirasını ödeyemeyecek duruma düşürülen esnafımız, işsizliğe mahkûm edilen gençlerimiz, mutfakta tencereyi nasıl kaynatacağını düşünen kadınlarımız. Yokluğa mahkûm edilen tabanın sesine kulak verin:” Hiçbirimiz bu günleri hak etmedik, hak etmiyoruz. Ama değiştireceğiz, kendimizden geçtik, çocuklarımız, torunlarımız için bu düzeni değiştireceğiz. Atalarımız bize böyle bir miras bırakmadı, biz de geleceğe bırakmak istemiyoruz ““diyorlar.

***

Dikkatli okuyanlar, tek adam sisteminin değişmesini isteyenlerin oluşturduğu tabanda kimlerin olmadığını hemen fark etmişlerdir. Mesela yaptıkları görev ve bulundukları yönetim kurullarından aldıkları ‘huzur hakları ‘ile üç-beş yerden maaş alan danışmanlar bu tabanda yoktur. Mesela devletten aldıkları adrese teslim garanti ödemeli ihalelerle servet yapan müteahhitler de bu tabanda yoktur. KPSS den aldığı düşük puana rağmen, mülakattaki ‘“başarısı “‘ile kul hakkı yiyerek kamuda köşe kapanlar yoktur bu tabanda. Milletçe yaşadığımız deprem felaketinde gördüğümüz beceriksiz, sadece bizden diye göreve atanan liyakatsiz AFAD ve Kızılay, vb. yöneticilerini de bu tabanda göremezsiniz. Zaten olmasınlar da; çünkü bu taban sadece helal lokma yenen Halil İbrahim sofrasının tabanıdır. Helal ile haramı ayırmayanların bu tabanda ne işi olur ki.

***

Saltanatlarının sonunun geldiğini gören havuz medyası kalem şerleri masanın tekrar toplanarak Cumhurbaşkanı adayını ilan etmesini bakanlık pazarlığı yapıldı dile karalamaya kalkıyor. Yirmi yıldır uygulanan kutuplaştırma politikasında başarılı oldular, iktidarın kesintisiz devamı sağlandı. Ancak toplumda bölünme had safhaya çıktı sormak lazım. Değdi mi? İnanın umurlarında bile değil. Tek amaçları vardı toplumu uyutarak saltanatlarının devamını sağlamak. Başardılar. Ancak Millet ittifakının durumu değişeceğinin farkına vardılar. Pazarlık diye karalanan, itibarsızlaştırılmaya çalışılan koalisyon görüşmeleridir. Koalisyon demokrasi olan gelişmiş ülkelerde başarı ile uygulanmaktadır. Türkiye de de başarı ile uygulanmaması için sebep yoktur. Geldiğimiz noktada sorunlarımızı konuşarak, tartışarak, uzlaşarak çözeriz. Herkesi dinleyerek en doğruyu bulmamız gerekiyor. Millet ittifakı değişik ideolojilerdeki altı siyasi parti başta güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçiş olmak üzere geniş bir programda anlaştı. Gözüken seçmen desteği ile başarı mutlaka gelecektir. Zaten israf ve yolsuzluklar önlenirse yolun yarısı alınmış sayılır. Sonra sıra yolsuzluklarla elde edilen servetlerin gerçek sahibine, yani halka iadesine geliyor.

***

İttifakın gücü; altı siyasi parti liderinin de geçmişlerinde en küçük bir akçeli işte adlarının geçmemiş olmasından kaynaklanmaktadır. Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde yok edilen meclis denetimi; geçiş sürecinde Cumhurbaşkanı yardımcısı olacak 5 siyasi parti lideri ile sağlanacak gibi gözüküyor. Bence başarılı olacaktır.