YÜZDE 25 Mİ? YOK ARTIK. (1)

Saygıdeğer okuyucularımız; Başlıktan çok kolay anlaşılacağı gibi bugün emeklilere yapılan maaş artışı ile ilgili görüşlerimi paylaşmak istiyorum.

Emeklilerin maaş artışı; bilindiği gibi 31/05/2006 tarih ve 5510 numaralı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda  17/4/2008 tarih ve  5754  numaralı  Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun  35.maddesi gereği yapılmaktadır.                                                                                                                                                                        

MADDE 35 – ikinci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiştir. "Bu Kanuna göre bağlanan gelir ve aylıklar, her yılın Ocak ve Temmuz ödeme tarihlerinden geçerli olmak üzere, bir önceki altı aylık döneme göre Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan en son temel yıllı tüketici fiyatları genel indeksindeki değişim oranı kadar artırılarak belirlenir."

Dikkat edilirse kanun emekli maaşlarının belirlenmesinde herhangi bir bakanlığa yetki vermemiştir. Kanuna göre emekli maaşlarındaki artışın TÜİK tarafından açıklanan TÜFE oranı kadar olması kanun gereğidir. Peki; bu kadar net olan bir konuda tartışma ortamı yaratılarak, sonunda emeklilerin adeta açlığa mahkûm edilmesinin sebebi nedir? Tek bir sebebi var: TÜİK in açıkladığı TÜFE oranlarının doğru olmaması. Yalnız burada yapılmak istenen algı operasyonunu da görmezden gelmeyelim. Hükümet şunu demeye çalışıyor; kanun gereği biz TÜİK in belirlediği TÜFE oranına göre maaş artışı yapıyoruz, TÜFE oranının belirlenmesinde bizim yetkimiz ve etkimiz yoktur. Hatta emeklilere yetkimiz dahilinde olan; açıklanan TÜFE oranından fazla zam bile yapıyoruz. İşte algı operasyonu tam da burada devreye giriyor. Emekliler yaratılan “hükümetin bir suçu yok bizi açlığa sevk eden TÜİK tir. Hükümet onun belirlediği zamdan daha fazlasını veriyor.” algısına inandırılmaya çalışılıyor.

Bakın şimdi: 4 Temmuz 2023 tarihinde Türkiye İstatistik Kurumu, DİSK’in başvurularına yazılı bir cevap verdi ve verdikleri cevapta TÜFE oranının hesaplanmasında kullandıkları madde sepetini paylaşama imkânı bulunmadığını çünkü bu verilerin kendi ellerinde de olmadığını ifade etti! Aslında bu cevabın kendisi bile, TÜİK'in bu yalan enflasyon verilerini nasıl belirlediğinin, açık bir itirafı niteliğinde değil midir? TÜİK milletin, emeklinin aklıyla dalga geçmektedir. Eğer bu veriler TÜİK'in elinde yoksa enflasyon oranlarını nasıl hesapladıklarını çok merak ediyorum doğrusu.

Burada iki konuya dikkat çekmek isterim. İlki; eğer biz AB ye girmiş olsaydık TÜİK böyle yanlış bir bilgi açıklayabilir miydi? Kesinlikle hayır, AB’nin yetkili birimleri anında müdahale ederdi.  On yıl önce aynı numarayı çekmeye çalışan Yunanistan’ın başına gelenleri hatırlayalım lütfen. İkincisi AB’ye cevaben “Eğer siz bu konuda bizi oyalamaya devam ederseniz, biz Ankara kriterlerini ortaya koyar ve yola böyle devam ederiz.” Dememiş miydik? Bu mu yani, koyduğumuz Ankara kriterleri; milletimize gerçek dışı oranlar açıklayarak emeklilerimizi açlığa mahkûm etmek mi? Bunu mu layık görüyorsunuz milletimize, emeklilerimize!

Devletine karşı tüm yükümlülüklerini yerine getiren, devletine güvenen anasının ak sütü gibi hak ettiği emekli maaşı ile ömrünün geri kalanını tamamlamaya çalışırken TÜİK’in verdiği TÜFE oranlarıyla açlığa mahkûm edilen emekliler hakkını nasıl helal etsin.45 yıl prim ve vergi ödemiş 15 milyon emekliden biri olarak ben de helal etmiyorum. Başım teneşire değene kadar asla helal etmeyeceğim. Çünkü biz bunu hak etmedik, çalmadık çırpmadık devletimize karşı bütün sorumluluklarımızı yerine getirdik, ülkemiz ve milletimiz için sadece alın teri döktük. Bu muydu, kusurumuz, suçumuz…

Yazının devamı: %25 Mİ? YOK ARTIK (2) 27 Temmuz 23 Perşembe günü yayımlanacaktır.