ÖNEMSEME(ME)K VE VAHŞİ DÜNYA

Çoğu kez hayatta önemsenmeyen şeyler, şeylerden kastım olaylar, söylemler, hareketler, mevzular, fikirler, işler gibi şeyler, önemsenmediği için hem idrak edilmez, hem akılda tutulmaz hem de pek umursanmaz. Çünkü önemsemiyorsunuz…

Nasıl önemsemeden yapılan bir ev, çirkin veya çarpık bir ev oluyorsa, nasıl önemsenmeden yapılan yemek tatsız ve tuzsuz olmasının yanında lezzet kavramından hiç nasiplenemiyorsa; işte önemsenmeden yürütülen idareler de o derece kötü ve başarısızız olur.

Yani idarenin sağlanması ve en güzel şekilde yönetip en güzel şekilde verim almak için en önemli kural önemsemek. Yaptığınız işi önemseyerek yaptığınız zaman, verdiğiniz emeğin, değerin ve önemin meyvesini de mutlaka alırsınız.

***

Bunun için ister mahalle muhtarı olun, ister herhangi bir kurumda müdür olun, ister belediye başkanı olun ve ister kaymakam olun; hatta ister hiçbir makama sahip olmayın; işinizi önemseyerek yaptığınıza emin olmak için kendi kendinize sorun; Ben yaptığım işi önemsiyor muyum?

Yani hiçbir makama sahip olmamaktan kastım, insanların yaptığı işleri, bulundukları konumu bir kenara bırakıp sadece nefes alıp veren bir insan olarak düşünmeleri. Bunun temeli ise ‘yaşamayı önemsiyor muyuz’a varıyor.

***

Nasıl bir takım işlerin güzel olması için önemsiyorsak; hayatın da güzel olması için yaşadığımız hayatı önemsememiz gerekiyor.

Önemsenmeyen hayatlar, yolluk olmaya mahkumdur.

Hayatınızı önemsemiyorsanız, işiniz de kalitesizdir, düşünceniz de, hayatınız da…

***

Yaptığımız işin kalitesizliğinden veya estetiksizliğinden veya çirkinliğinden yani her türlü olumsuzluğundan rahatsızlık duymuyorsak, o zaman ortada bir önemsememe durumu vardır. Bu önemsememe öyle bir hal almıştır ki, önemsememe durumu çok önemsenmiş bir vaziyette bile görünebiliyor.

***

Hayat; iş ve kendinize ayırdığınız zaman çerçevesinde sürüp giden bir kavramdır. Bunun için önemsememe durumu da yaptığınız iş ile sürdürdüğünüz hayatta kendinize ayırdığınız zamanı nasıl veya ne kadar önemsediğinizle alakalı gerekli bir durumdur.

Sonuçta sürdürdüğünüz iş, hayatınızın bir parçasıdır. Hayatınızı ‘güzel’ kavramının içinde sığdırmak için, hayatınızın uzun süresini harcayacağınız ‘iş’in de güzel olmasını istersiniz. İstersiniz, çünkü güzelliğin şartlarından bir tanesi de güzelliktir…

****

Hayattaki her şey bir ağaçtan düşen armut gibi değildir tabii ki. Herkes güzel bir hayat ve bu güzel hayat için güzel bir iş ve buna bağlı kendisine veya ailesine zaman ayırdığı güzel vakit ister.

Bunun böyle olmadığını herkes biliyor. Bilmeyenler ise hülyalar dünyasında yüzmeye devam ediyor. Bir aslan kendisinin ve yavrusunun karnını doyurmak için nasıl mücadele ediyorsa ve bir ceylan kendisinin ve yavrusunun canını kurtarmak için aslan karşısında nasıl bir mücadele veriyorsa, insan da bu hal ve vaziyet içindedir. Yani hem avdır hem de avcıdır. Her an avlanabilir ve her an da avcı olabilir. Burası vahşi Afrika değil, vahşi Dünya; bunu da böyle bilelim…